Burnovic & EFC & Emir Alkaş

27 Şubat 2010 Cumartesi

Takipçilerim bilirler herkesi bu oyuna teşvik etmişimdir hep. Çünkü en üst sıralarda hep Yunan, Sırp, Hırvat, Litvanyalı, İspanyol isimlerini görmekten sıkıldım. Yarışma, ödül falan bir yana basketbol kültürünü de ortaya koyuyor bu yarışma. Bu yüzden şiddetle öneriyorum tekrar tekrar.

Birkaç kere Dünya'da ilk 50'ye girmişliğim var bu oyunda ama ciddi bir şekilde oynamadığımı söyleyebilirim. Hatta açıklandığı anda bile bakmıyorum sonuçlara. Sabah baktım yine. Bir de ne göreyim? Dünya 6.sı olmuşum 215.1 puanla. Türkiye'de ise açık ara 1. olmuşum şu takımımla.

İnceledim durdum moraller yerinde olunca. Türkiye listesindeki bir isim hiç de yabancı gelmemişti:  " EAlkas" 

Daha önce birkaç koçun bu oyunu oynadığını öğrenmiştim ama bire bir şahit olmamıştım. Belki de Emir Abi çok daha önceden beri oynuyordur ama ben yeni farkettim. Bu hafta Türkiye'de 8. olmuş. :)
Not: Fotoğrafların üzerine tıklayarak büyültebilirsiniz.

Read more...

Euroleague'de Gecenin Değerledirmesi (25 Şubat 2010)

26 Şubat 2010 Cuma

Zalgiris Kaunas: 89 - Unicaja: 84
Maçın tamamını olmasa da belirli bölümlerini izleme fırsatı buldum. İzlediğim kadarıyla hep kontrol Zalgiris'in elindeydi. Unicaja ise hafif bir teslimiyetçi bir yapıdaydı. Zalgiris'in guardları Kalnietis ve Capin biraz aklı başında oynayınca iyi bir skor bulabildi Zalgiris. Pota altında Klimavicus'u ve Watson'u besleyebildiler. Tecrübeli Salenga ve bizim oğlan Pocius da mükemmel bir oyun sergilediler, Top 16'daki ilk galibiyeti kazandırdılar takıma.

Unicaja'da cephesinde ise hep hayal kırıklığı var bu sene. Önce T.Dean tutmadı takıma sonra ise büyük umutlarla takıma katılan Dixon. Doping olayları da çıkınca hepten zor durumda bıraktı takımı. Reneses bir kalp sorunu geçirmeden sezon bitse bari. Detaylı istatistikler burada.


Partizan: 79 - Maroussi BC: 76
Kazanan Partizan oldu ama bana kalırsa iki takımda tebriği fazlasıyla hakettiler. Çok çekişmeli, kafa kafaya giden bir maç oldu. Partizan seyircisi de her zamanki gibi mükemmeldi. Çok kritik yerlerde imkansız denen şutları soktu Partizan. İki ABD'lisi önemli katkılar verdi dün akşam. Yıldız oyuncu Maric sakatlık sonrası sahalara döndü. Haftaya çok önemli bu iki takım için. Maroussi BC - Regal Barcelona ve Partizan - Panathinaikos. Hayırlısı bakalım... İstatistikler burada.


Real Madrid: 77 - Montepaschi Siena: 69
Maçın büyük bölümünde öndeydi Siena. Son çeyreğe de 53 - 48 önde girdiler ama bu noktada Real Madrid'de sahneye Llull ve Tomic çıktı. Özellikle Llull çok kritik yerde soktu üçlüklerini. Hele en sonda attığı bir üçlük var ki Siena'yı uçurumdan aşağıya itti deyim yerindeyse. Halen daha şanslar %25 bu grupta 4 takım içinde. Bakalım haftaya ne olacak? Detaylı istatistikler burada.


Panathinaikos: 67 - Regal Barcelona: 70
Haftanın maçıydı bu karşılaşma. Panathinaikos iyi başladı iyi götürdü bir ara geri düştü sonra tekrardan öne geçip farkı da açtı ama maç yine son dakikalara kaldı. Efes Pilsen'den daha feci bir şekilde bir sıkıntısı var bu takımın maçların sonunu oynamada. Yine ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Barça da iyi değildi bugün fazla, bildiğimiz PAO'nun vurup geçmesi gerekti tekrardan ismini kurtarması için. Olmadı, olamadı. Güvendiğim koçlardan biridir Obradovic... Messina gibi o da bu sene takımına hakim olamıyor. Messina yine bir şekilde kendini kurtardı bu zamana kadar ama PAO için tarihininin en kötü sezonu oldu bu sezon. Mart ayını bile göremediler.  Neşter gelir mi bilmiyorum ama PAO taraftarı acilen bu kabustan uyanmayı bekliyor. Detaylı istatistikler burada.

Read more...

Basketbol Bloglarına Yeni Bir Soluk: Pınar İlik

Pınar İlik... Boxer dergisi editörü ama aynı zamanda basketbola da gerçekten büyük ilgi duyan bir basketbol sever.

Basketbola gönül verenleri her zaman takdir ettim ama bir kadının basketbola gönül vermesini çok daha fazla takdir ettim. Bu anlamda Türkiye'nin ilklerinden biri olduğunu düşünüyorum Pınar'ın. Ama itiraf etmeliyim çok uğraştırdı beni. :) Çok didindim ama en sonunda pes ettirdim arkadaşımı.

Evet, anladığınız üzere Pınar İlik artık burada olacak. Zaman zaman, vakit problemini aştığında bizlerle beraber olacak. Eminim ki bizlerin göremediği pek çok şeyi yakalayacak. Pınar'ın blog dünyasına yeni bir soluk getireceğini düşünüyorum ve pek çok insanın bu düşüncede olduğu inancındayım.

Hoşgeldin arkadaşım... Burası artık benim olduğu kadar senin de. Alışma anlamında belki zorluk çekebilirsin ama ben hep senin yanında olacağım. Güzellik getirdin blog dünyasına...

Read more...

Teletovic Hırsını BC Khimki'den Çıkardı



İspanya'da haftasonu oynanan Kral Kupası maçlarından önce Caja Laboral'in koçu Dusko Ivanovic aylardır -özellikle fiziksel - sorunların bir türlü peşlerini bırakmadığından yakınmıştı. Splitter'ın bileğinden sakatlığı onun önemli karşılaşmalarda görev almasına engel oldu. Şu anda bir plazma tedavisi alarak bileğindeki rahatsızlığı sonlandırmaya çalışıyor. Ayrıca fiziksel problemleri bulunan Eliyahu'dan da mahrum olan Caja Laboral için kilit isim Teletovic de neredeyse Khimki karşısında forma giyemiyordu. Kısacası B.C. Khimki'yi yenmesi zorunlu olan Caja Laboral öncesi tehlike çanları çaldı. Gelelim olayın ayrıntılarına;

Mirza Teletovic takımı taşıyan uçak Moskova'ya indiğinde, kulübe göre "oldukça kötü şartlar altında" yedi saat havaalanında tutuldu. Bosna'lı oyuncunun vize problemi bütün takımı korkuttu. Kulübün açıklamasına göre problem zaten Rusya'ya gelmeden önce başlamış . Paris aktarmalı uçan takım, Fransız kontrolörlerinin hava trafiğini bir türlü "yönetememesinden" dolayı Paris'e gecikerek inmiş . Moskova uçağına ucu ucuna yetişmeleri yolculuğun stresini arttırmış. Ancak asıl sorun pasaport kontrolünde yaşanmış. Özellikle Mirza Teletovic kişisel olarak savaş vermiş. Teletovic Bosna vatandaşı olduğu için diğer oyuncuların tersine Rusya'ya vizesiz girebiliyor. Bu nedenle aynı dökümanları Rusya'da da pasaport kontrolündeki memura göstermiş. Bunlar BC Khimki'nin, seyahat acentasının, kalacakları otelin, Madrid'deki Rus Büyükelçiliği'nin davet mektupları. Bu mektuplar Teletovic'i vize almaktan kurtarıyor.

Ancak memur belgelere baktıktan sonra oyuncuyu bir odaya çağırmış. Odada bazıları elleri kelepçeli olmak üzere benzer şartlarda farklı yolcular da bulunuyormuş. Kulübün menajeri Felix Fernandez bu arada hiçbir şekilde oyuncusuyla görüştürülmemiş. Bütün karışıklık yedi saat sonra çözülmüş. Dahası yetkililer hiçbir açıklamada da bulunmamış. Sorunun çözülmesinde Madrid'deki Moskova Büyükelçiliği, Rusya'daki Bosna Büyükelçiliği ve BC Khimki oldukça uğraşmış. Ama aralarında bir türlü korelasyon kurulamaması Teletovic'in yedi saat mahsur kalmasına neden olmuş.

Rusya'ya bu kadar olaylı bir girişten sonra normal şartlarda Teletovic'in oyunda pek etkili olması beklenemezdi. Ancak takımı için oldukça önemli olan, kazanmanın ötesinde 11 sayı farka ihtiyaç duyulan maçta oldukça başarılıydı. Laboral'in kazanmasının mucize olacağı düşünülürken, 83-94 biten maçta Teletovic 25 sayıyla yıldızlaştı. San Emeterio 16 sayıyla takımı taşırken, Eliyahu'nun da son periyodda bulduğu 10 sayı başarıyı getirdi. Türk hakem Tolga Şahin'in de hakem üçlüsü arasında bulunduğu maçla birlikte İspanyol temsilcisi Khimki'yle ikili averajda eşitlenmiş oldu. Khimki'de ise Keith Langford'ın bulduğu 27 sayı takımını galibiyete taşımaya yetmedi.

Gelecek hafta İspanyol temsilcisi dün Cibona'nın son ana kadar zorladığı Olympiacos'la önemli bir maça çıkacak. Amaç Olympiacos'u yenerek Zagreb'e gitmek. Khimki ise Zagreb'e gidecek ve üst tur için şansını sürdürmeyi deneyecek.

Bu arada Caja Laboral 1 ay önce transfer ettiği Taquan Dean'le yolunu ayırdı. Eurolegue'de takıma katkıda bulunması için transfer edilen Amerikalı oyuncunun geçici sözleşmesi sona erince, görünen o ki Ivanovic sözleşmenin yenilenmesini uygun görmedi.

Not: Sevgili arkadaşım Burhan'a severek takip ettiğim blogunda bana yer verdiği için teşekkürü bir borç bilirim. Görünen o ki baskılarından kurtulamayıp zaman zaman bir şeyler karalamak gerekecek. İşin keyfini ve insanın kanına bir kere girince kurtulmanın zor olduğunu da bildiğim için sanırım artık benim de blog dünyasına "Merhaba" dememin zamanı geldi. :)

Read more...

Euroleague'de Gecenin Değerledirmesi (24 Şubat 2010)

Cibona Zagreb: 94 - Olympiakos: 97
Salladı salladı ama yıkamadı Cibona yine. Bu kez diğer maçlardan farklı olarak son çeyreğe önde giremediler. Cibona'da sadece 6 oyuncu pozitif ranking üretebilmiş. Kadrolarının dar olduğunu yine resmiyete dökmüşler. Böyle olunca ancak maksimum mücadele göstermeniz gerekiyor.  Bazen o da yetmiyor işte. Jamont Gordon 40 ranking ile insan üstü bir performans gösterdi ve haftanın MVP'si oldu. Cibona bence bariz bir başarı göstermese de ben onları başarılı buluyorum bu sene. Genç, tecrübesiz ve düşük bütçeli ama gelecek vaad eden bir ekip. Seneye birkaç doğru hamleyle hedefleri büyük bir takım olacaklar bence...

Olympiakos ise 4/4 yaptı ve artık Top 16'nın en rahat takımı konumundalar. Teodosic yine damgasını vurmuş maça. Ribaund konusunda zorlandılar bu da skora etki etti. Maçın sonunu PAO'nun aksine oynamayı bildiler ve kazanan taraf oldular. Detaylı istatistikler burada.

Asseco Prokom: 88 - CSKA Moscow: 81
Prokom, CSKA'nın yumuşak karnını iyi yakalamış ve sürekli oraya çalışmış. Pota altında bitirmişler olayı. Eski dostlar Jagla ve Varda toplam 42 ranking elde etmiş. Pota altındaki ikiliye Logan ve Woods da katılınca istedikleri skorları bulmuşlar. Daha önce söylemiştim Prokom'un Malaga göre daha iyi bir takım olduğu. Yolları açık demiştim, yanıltmadılar beni.

CSKA cephesinde ise savunma sıkıntısı boy göstermiş. Pota altında ezilip ekstra performanslarda bulamayınca mağlubiyet kaçınılmaz olmuş. Sorun olmaz ama bu mağlubiyet toparlarlar... Detaylı istatistik burada.

Read more...

Kasun & Nachbar , Pini Gershon'un Pimini Çekti! (Efes Pilsen:63 - Maccabi Tel Aviv:56)

25 Şubat 2010 Perşembe

Dün maçtaydım. Gerçekten en keyif aldığım maçlardan biriydi. Çok iyi seviyede bir mücadele vardı ve bu da benim müthiş keyif almamı sağladı.

Genel olarak Efes'in üstünlüğü ile geçen bir maçtı. Bunun ana sebebi Efes'in MTA'nin hızını kesip oyunu sete sete yönlendirmesiydi. Pota altındaki üstünlüğümüz sete set hücumda daha da ortaya çıktı. Kasun ile MTA pota altını oldukça zorladık. Kaya'nın da özellikle ribaund konusundaki mücadelesi gerçekten etkiliydi. Ribaund konusunda da sıkıntı yaşamayınca biraz daha kolay oldu kazanmak. İyi de savunma yaptık diyebilirim. Özellikle Nachbar bence maçın en çok mücadele eden oyuncusuydu. Rakocevic'in isteği, arzusu ise skora pek yansımadı ama Nachbar'ın da kendisini bulmasıyla çok daha iyi oyunlar sergileyeceğini düşünüyorum bu ikilinin.

Maçı kazanmamızın en büyük etkenlerinden biri de Shumpert'in bu kadar az süre alması oldu. Müsait pozisyonlarda olmasına rağmen 0/3 üçlük ve savunmada kaçırılan adamlar... Ergin Ataman bile tahammül edemedi aldı kenara.

Maçın yıldızlarına gelirsek ise kesinlikle Kasun ve Nachbar. Kasun hem ribaundları toplayarak hem de içeriden katkı vererek müthiş katkı verdi takıma. Nachbar'ın ise savunması ve mücadelesi ilaç gibi geldi.

Hep korktuğum son 0.5 periyot handikapını bu maç yaşamadık. Bunun sebepleri maç boyunca mükemmel bir mücadele göstermemiz ve seyircidi. Abdi İpekçi bu sezon en kalabalık maçlarından birine şahit oldu. Kopuk kopuk da olsa güzel bir atmosfer vardı. Savunmadayken ıslıklar var kornalar muazzamdı. Bunların etkisinin olduğunu düşünüyorum. Bunları efektif kullandığımız zaman direkt olarak skora yansıyor bence.

Hakemlere ve Gershon'a da bir iki satır açmak gerek. Gershon'un standartlarına göre sakin olduğu bir maçtı. Gerçi 40 dakika boyunca ona çalıştım ben, güzeldi ben keyif aldım en azından onu morarmış bir şekilde görmekten. Hakemler ise inanılmaz kötüydü... Hayır yani Alan Anderson'un bariz stepsi nasıl çalınmaz aklı sır ermedi. Karar değiştirmek vs eleştirilmeyi hakettiler.

Tabii gönül isterdi +10 olsun ama olmadı. İlginç sonuçlar alınabilir ama bizim dışımızdaki maçlarda biz kendi işimizi yapmalıyız ama öncelikle. Haftayı Real Madrid maçında da Abdi İpekçi'yi doldurmak gerek...

Read more...

Konuşan Fotoğraflar # 1

22 Şubat 2010 Pazartesi

Artık PAO rakibinden kaçar hale geldi. Tıpkı Diamantidis gibi.


Pekovic'in bakışlar çaresizliği açıklıyor.


Childress hareketini yapmış, Teodosic de.


Kupayı aldın yine bağırıyorsun be adam! Seviyorum seni!


Evet, gayet sağlıklı bademciklerin! :)


Verin elini ver bana Eftelya!


Teodosic boşları toplarken.


Güzel abim, güzel ablama güzel çiçeklerim var. Almaz mısın be ya?


Papaloukas: Çocuklar sahada öyle göründüğüme bakmayın. Ben aslında aşk adamıyım.


+18

Her başarılı takımın arkasında başarılı kızlar vardır.


Son!





Read more...

Konuşan Fotoğraflar

Blog konusunda hiç beklemediğim insanlardan hiç beklemediğim kadar güzel geri dönüşler geldi. İnanılmaz bir mutlulukmuş bu. Blog olayına girişirken gerçekten bir amacım yoktu, kendimi ifade etmekten başka. Şu kadar kişi okusun, şu kadar takipçim olsun falan demedim hiçbir zaman ama bu geri dönüşler benim üzerimdeki sorumluluğu hatırlattı bana. Karar verdim. Daha fazla vakit ayıracağım, söz. Bir de bir kaç yenilik gelecek. Zamanla olacak tabi bu. Malum okul falan. Neyse efendim çenem düşmeden bu ilk yeniliğimizi takdim edeyim size: Konuşan Fotoğraflar

Her hafta, Pazar ya da Pazartesi günü bir fotoğraf paylaşmak sizinle. Bu hafta ilk açılışı birkaç fotoğrafla yapacağız ama. Fotoğraflar rakibi Panathinaikos'u bu sene parçalayan Olympiakos'dan. İlk fotoğraflar geldi ama az sonra gelecekler konuşan cinsten. :)

Read more...

Zafer Sarhoşu Olympiakos !

Read more...

Tahrik Var Hocam !

21 Şubat 2010 Pazar

Barcelona - Real Madrid maçının 3.periyodundan sonra sahada yapılan serbest atış yarışması sonrası ilginç bir olay gerçekleşiyor. Barcelona'lı bir holigan Madrid'lilerin olduğu tribüne dönüp hareketler çekiyor. Tasvip etmiyoruz tabii bu tarz hareketleri. :) Bu arada holiganın boynundaki sarı-lacivert ipin sırrını çözebilen beri gelsin! :)



Link

Read more...

Yakın Beyler Puroları! (Barcelona: 80 - Real Madrid: 61)


Çok çekişmeli bir maçtı dememi beklemiyorsunuz heralde. Barça'nın rutine bağladığının resmidir bu maç. Gerçi 3-4 dakika direnebildildi Real Madrid farklı olarak! Dostum Mali güzel bir şekilde yazmış maç ile ilgili yazıyı

Özetle Barça eleştireye gerek bırakmaz bir şekilde devam ediyor yoluna. Vazquez yine mükemmeldi ve hakkıyla MVP'si oldu maçın. Real Madrid ise bildiğimiz gibi. Rutine bağlandı artık bu Barcelona-Real Madrid maçları. Ama bir nevi iyi oluyor, matematik konusunda özellikle çıkartma anlamında kendimizi sınıyoruz. Bu sefer 19 sayı fark ile bitti mesela. Şaka bir yana Messina'nın işi çok zor. Allah kurtarsın kardeşşş...

Not: Bu bağlantıda Barcelona'nın maça ve kupaya ilişkin oldukça güzel fotoğraflar var.

Read more...

Roller Değişti

Tembel bir blog yazarıyım. Artık buna kanaat getirdim. Uzun süre sonra ilk defa post giriyorum. Bir durum değerlendirmesi yapayım dedim Euroleague haftası öncesinde.

Türkiye'de kupa haftasıydı, malum. Efes Pilsen , FBÜ karşısındaki 6-0 serisini 7-0'a getiremedi geçen hafta. Dün de beklemediği bir mağlubiyet aldı FBÜ karşısında ve kupadan elendi. Tam aksine seri kendi alehine 2-0 oluverdi bir haftada.

Efes'de sorunlar saymakla bitmiyor gibi görülüyor ama bence en önemlisi takımın mental açıdan yorgunluğu. Yıpranan oyuncular, yıpranan teknik heyet... Son yarım periyotlardaki istikrarsızlık istikrarlı bir şekilde devam ediyor. Bireysel savunmalar ve takım savunması, Ergin Ataman'ın oyuncu seçimleri ve bazı oyunculardaki gözle görülür performans düşüşü tartışılmayı hak eden konular.

Efes biraz sendeleyince FBÜ'de bunu haliyle affetmedi, değerlendirdi. Bugün de güzel bir maç sonunda Mersin BŞB'yi yenerek bir rivayete göre 43 sene sonra Türkiye Kupası'nı aldılar. Özellikle iyi direnen Mersin BŞB'i ve kupayı müzesine götüren Fenerbahçe Ülker'i tebrik ediyorum.


 
Yunanistan'da da kupa haftasıydı. Türkiye'de olduğu gibi orada da en ezeli rakipler-bu söylemi hiç sevmem- karşı karşıya geldi. Uzun yıllar süren Panathinaikos'un üstünlüğünü bu kez kırdı Olympiakos. 68-64 biten final maçı sonunda kupayı kazandılar. Teodosic de kupanın mimarı oldu.

PAO cephesinde ise hiçbir şey yolunda gitmiyor bu sene. 10 yıldır takımın başında olan Obradovic de bu kötü gidişe dur diyemiyor. Rakipleri Olympiakos bu sezon her alanda çok daha başarılı olması da ekstra sinir bozucu bir olay. Böyle giderse takıma neşter vurulur.

 
Litvanya'da da kupa heyecanı vardı. Litvanya'da da alışılmışın aksine Lietuvos Rytas , Zalgiris Kaunas'ı 75-65 lık skorla devirdi ve kupayı kazanan taraf oldu. Zalgiris'in Top 16 yapması pek yaramadı. Orada da işler bir hayli karışık. Gençleriyle yola devam Rytas'ın da şu galibiyeti gerçekten takdir edilesi.

Bu sonuçları baz alarak Avrupa'da rollerin değiştiğini -en azından bu haftalık- söylemek yanlış olmaz. Akşam da İspanya Kral Kupası'nda Real Madrid - Barcelona karşı karşıya gelecek. Bu maçı Real Madrid kazanırsa oldukça enterasan bir kupa haftası olacak. Maç saat 20.00'de TRT 3 ekranlarında.

Read more...

Euroleague'de Gecenin Değerledirmesi (11 Şubat 2010)

13 Şubat 2010 Cumartesi

Terrell McIntyre

Maroussi BC - Partizan 57- 49
Maroussi Partizan'ı kendi silahıyla yenmiş; savunma. İlginç bir maç olmuş gerçekten. Partizan attığı sayı kadar ribaund almış neredeyse. 49 sayı atabilmişler 47 ribaund almışlar. Sebep? Tabiki de 3/22 olan üçlük yüzdeleri. Kaçırdıkça atmışlar, kaçırdıkça atmışlar. Çıkışta olan guard Rasic 0/7 ile oldukça karavana atmış. Ee böyle olunca şuta dayalı bir oyunu olan Partizan teklemiş. Yorgunlukta var tabi.. Vesely'den çok fazla katkı bulamamışlar. Rotasyon da git gide daraldı. İki hafta sonra acısını çıkarırlar tahminim. İstatistikler burada.

Maccabi Electra - Efes Pilsen 72-62
Doğru basketbolu oynarken hatalar yaptı Efes Pilsen. Şutlar da girmeyince ve ribaund sıkıntısı yine hortlayınca mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Son 0.5 periyot fobimiz yine ortaya çıktı. Özellikle deplasmanlarda daha dikkat çekici oluyor. Maccabi'de ise Alan Anderson alev alev yanıyor. Detaylı istatistikler burada.

Montepaschi - Real Madrid 83-76
F grubunda daha deplasman galibiyeti alabilen bir babayiğit çıkmadı. Son 2 haftadır oldukça sönük olan McIntrye insan üstü bir performans sergilemiş. 24 sayı, 11 asist, 3 ribaund, 3 top çalma ile oynamış ve bunları yaparken sadece 1 top kaybetmiş. 43 ranking ile tüm zamanların en iyi 3.performansını sergilemiş. Hemen bir not; rekor 65 ranking ile eski dost Tanoka Beard'e ait.  Marconato ise ben daha ölmedim demiş. Bence gecenin sürpriz performanslarından.

Real Madrid'de bildiğimiz gibi. Messina çıldıracak bu gidişle. Deplasman fobisi oluşuyor bu takımın. Hoca, halen daha 3 numaradan istediği katkıyı alamıyor. Nachbar'ı kenarda gördükçe içleniyordur Messina... İstatistikler burada.

Caja Laboral - BC Khimki 71-82
Her hafta bir İspanyol takımı kendi evinde şamarı yiyor. Caja Laboral geçen hafta nöbeti Unicaja'ya bırakmıştı bu hafta devraldılar. Beklemiyordum açıkçası ben ama San Emeterio ve Teletovic'ten istedikleri katkıyı alamışlar. Splitter, Avrupa'nın en iyi pivotlarından birisi. Sakatlıktan döndü ve kaldığı yerden devam... Barac da döndü bu maç. Caja Laboral'de bundan sonra işler düzelebilir ama geriye düştüler, daha fazla efor sarf edecekler artık. Yeri gelmişken söyliyeyim T.Dean'i büyük ihtimalle Ivanovic de adam edemeyecek.

Khimki cephesinde ise McCarty süper bir performans sergilemiş.23 sayı, 4 ribaund, 2 asist, 2top çalma ve 2 blok, 0 top kaybı. Raul Lopez ise 4/5 üçlük isabetiyle 18 sayı, 5 asist, 2 ribaund, 1 top çalma ve 0 top kaybı ile gözlerimi yaşarttı resmen. Koç Scariolo poposunu kaşımalı bence. Detaylı istatistik burada.

Barcelona - Panathinaikos 83-71
Ezeli rakipleri Olympiakos 3-0 yaparken Panathinaikos'un 0-3 olması oldukça sinir bozucu bir durum olsa gerek Pao taraftarı için. Gruptaki en zor maçlarıydı, kaybettiler. Maroussi'nin galibiyeti işlerine yarayabilir. Çok ilginç bir grup oluyor E grubu. Barcelona evinde kayıpsız zaten. Onlar adına Grimau çok iyi bir performans sergilemiş. Lorbek ise Mart-Nisan gibi vites büyütecek anlaşılan... Detaylı istatistik burada.

Not: Sıkı takipçilerim farketmiştir. Değerlendirmeler genelde "mışlı-muşlu", malum Kdz.Ereğli'deyim. Efes maçı dışındaki maçları izleme fırsatı bulamadım. Haftaya telafi ederiz umarım, kusura bakmayın efendim.

Read more...

Rakocevic İle Yollar Ayrılmıyor

12 Şubat 2010 Cuma

Medyada çıkan haberlere Efes Pilsen yönetiminden yanıt geldi. Yanıt resmi sitede, burada. Genel Menajer Engin Özerhun "Şu an için Igor Rakocevic ile yollarımızın ayrılacağına ilişkin bir kararımız yoktur." demiş.

Rakocevic'in bugün yapılan idmanda yer aldığı kulağıma gelen haberler arasında. En azından şimdilik böyle bir ayrılık söz konusu değil, büyük olasılıkla.

Read more...

Maccabi’yi İstanbul’da 19-20 Sayı Fark İle Yenebiliriz

Bir kaos ortamı yaratılmak istenen şu anda en mantıklı açıklama Ergin Ataman'dan gelmiş. Ergin Hoca'nın açıklamaları kulübün resmi sitesinde yayınlandı. Hocanın açıklamaları şöyle:

“Maçın genelini taktik olarak istediğimiz tempoda oynadık. Bizim açımızdan en tehlikelisi, Maccabi Tel Aviv'e, Nokia Arena'da tempo yaptırmaktı. Skoru ve tempoyu düşük tutarak maçın son üç dakikasına kadar istediklerimizi yaptık. Ancak son üç dakika içinde üst üste top kayıpları yaptık ve İsrail ekibine, organize olmayan, çabuk atış imkanı verdik. Hızlı hücumlarla bir anda çok suni bir fark oluştu. Tabi ki çok yazık oldu. Çünkü Maccabi Tel Aviv'in kesinlikle bizden iyi oynadığını düşünmüyorum. Maccabi’yi İstanbul'da 19-20 sayı farkla yenerek, gruptan çıkma yolunda avantaj yakalayacağımıza inanıyorum. Çünkü İstanbul'da, Nokia Arena'dan çok daha ateşli bir atmosfer yaratacağımızı düşünüyorum. Biz Maccabi Tel Aviv'den çok daha iyi ve kapasiteli bir takımız. Rakibimizi İstanbul'da, buradaki maçtan daha farklı bir skorla yeneceğimize inanıyorum. 19-20 sayı farkla bir galibiyet bekliyorum. Bu da bize tur atlamak için çok ciddi bir avantaj oluşturur."

Harfi harfine katılıyorum bu açıklamalara. Efes Pilsen bu yenilgiyle büyük bir avantajı kaçırdı ancak ama çok da bir kaybın olduğunu düşünmüyorum sadece ev sahiplerinin kazanabildiği bu grupta. Hocanın da dediği gibi İstanbul'daki maçta 10 sayıdan daha büyük bir farkla kazandığımız zaman Maccabi Tel Aviv'e karşı bir avantaj elde ederiz. Real Madrid maçı da keza öyle. 2/2 yapılırsa Siena'yı ziyaret etmek bizlere farz olur!  

Son yarım periyotlardaki düşüşlerimiz deplasmanda daha çok göze batıyor. Bunları güzel bir atmosferle evimizde minimize edebiliriz. Takım yoluna devam ediyor, desteğe devam...

Read more...

Şekerli Sakız

11 Şubat 2010 Perşembe

Bazı arkadaşlar neden mağlubiyetlerden sonra yazmıyorsun diyorlar. Haklılar belki de ama yazamıyorum ben, olmuyor yani. Bak yine olmadı.

Özetim şu: Bu seneki Efes Pilsen şekerli sakız gibi. Dışı güzel şeker, insan doyamıyor. Ancak sonuna gelince bildiğin sakız, patlıyor. Rako gibi. Rako-Rocco geyiği de yapılabilir heralde.

Özür dilerim yine yazamadığım için.

Read more...

Maccabi Tel Aviv - Efes Pilsen (Maç Analizi)


Geçen haftanın galipleri bugün Tel Aviv'de kozlarını paylaşıyorlar. Ergin Ataman'ın da dediği gibi grubu şekillendirebilecek bir maç.

Maç öncesi Efes Pilsen yükselen form grafiği ile dikkat çekiyor. Hep eleştirdiğimiz takım olamama sorunu da çözüldü, takımda artık yüzler gülüyor ve bir dayanışma hakim. Bu da direkt olarak başarıya etki ediyor. Savunmanın oturduğunu söyleyebilirim rahatlıkla. Ama bugün daha da önemli olacaktır savunma, özellikle kısaların savunulması. Alan Anderson ve Chuck Eidson savunulması zor oyuncular. Guard rotasyonu da keza öyle. Wisniewski ve Perkins birebiri güçlü, ayakları çabuk guardlar. Öncelikli amaç guard savunmasını sıkı tutarak Maccabi'nin hızını kesmek olmalı. Eğer Maccabi istediği tempoyu sahaya yansıtıp, kolay fast-break sayıları bulursa acı son kaçınılmaz olur.

Guard savunmasını Popovic ve eğer kadroya alınırsa Sinan ile pek iyi sertleştirebiliriz. Bu noktadan sonra iş bence diğer kısaların, Anderson ve Eidson'un savunulmasında. Smith zaten bildiğimiz gibi,söylenecek laf bıraktırmıyor kendisine, verilen her görevi layıkıyla yerine getiriyor. Rakocevic ve Thornton'un da savunma dirençlerini arttırması gerekiyor bu maç.

Bu maçta öncelikli amaç kısa oyuncularda ezilmemek hatta avantaj elde edebilmek ve uzun oyuncularla da fark yaratmak olmalı. Uzun oyuncu rotasyonları şöyle; D'or Fischer 2.11, S.Lasme 2.03, D.Bluthental 2.01, Y.Green 2.06. Görüldüğü üzere oldukça kısalar. Fischer'i faul problemine sokabilirsek pota altında olduça uzun kalırız onlara göre. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus MTA pota altının oldukça blokçu oyuncularda kurulu olması. İşte buralarda dikkatli bir şekilde hareket ederek smaçlar tercih edilmeli. Kaya'nın istikrarlı bir performansı sabit hep. Buna Kasun, Santiago, Ermal üçlüsünden de destek gelince Efes Pilsen seviye atlıyor geçen hafta olduğu gibi. Bu maçta da Kasun'dan iyi bir performans bekleyebiliriz. Ermal de yine enerjisiyle katkı verecektir. 10 dakikalık Santiago katkısı ise bize büyük avantaj sağlar.

Uzun oyuncuların savunulmasında sorun yok dedim ama Bluthental gibi dışarıdan şut sokabilen oyunculara karşı Efes savunmasının error verdiğini söylemek yanlış olmaz. Bluthental'ı ne Kaya ne de Ermal ile savunabiliriz. İşte burada 4 kısalı sistem devreye girebilir. Zaten MTA, 4 kısalı sistemle en rahat oynayabileceğiniz en rahat takım bana kalırsa, çünkü oldukça kısalar ve fark yaratacak çok iyi pota altı oyuncuları yok. Ancak başından beri savunduğum 4 kısalı sistemde Nachbar ve Shumpert ikilisinin olması gerekiyor. Birbirine benzer özellikler takıyan bu ikili ile oldukça dinamik bir savunma düzeni oluşturulabilir. Nachbar özellikle Bluthental'in savunmasında ilaç olabilir bugün.

İki maçtır patlama yapabilecek oyuncuları tutturuyorum Efes adına. C.Smith ve Mario Kasun. Bugün yine Charles Smith'den all around bir oyun bekliyorum, daha çok ihtiyacımız var bugün ona. Öte yandan da şut yüzdesi giderek artan bir Rakocevic var. Kısa oyuncu demek yaratıcılık demek bana kalırsa. 4 kısalı sisteminde asıl noktası bu olmalı bence. Rahat ve hızlı pas trafiği ile boş oyuncuları bulmalıyız bugün sete set hücumlarda. Rakocevic'de burada devreye girecektir bence. Benim adayım Rakocevic...

MTA'nın temposunu kabul etmek yerine kendi tempomuzda götürmeliyiz maçı. Tabii ki kolay fast break pozisyonları bulursak değerlendirmeliyiz ama onun haricinde sağlıklı ve güvenli set hücumları yapmalıyız. Kısa oyuncuların savunmasını iyi bir şekilde yapıp Bluthental'in de üçlüklerine engel olursak galibiyet gelecektir. Gershon'un sıkıntıdan sürekli kravatını düzeltmesini bekliyorum. Haydi Efes Pilsen, başarılar...

Read more...

Euroleague'de Gecenin Değerledirmesi (10 Şubat 2010)

Sasha Kaun



CSKA Moscow - Asseco Prokom 84-73
Top 16'da vites yükselten iki takım Cska ve Prokom. Sezon sonunda oldukça eleştirilen Cska için biraz zaman ihtiyaç olduğunu söylemiştim. Messina sonrası bu takım yeni yeni kendini buluyor. Savunmayı ve hücum düzenlerini oturttuklarını rahatlıkla söyleyebilirim. Az sayı yiyorlar, hücumda ise beklenen isimler istikrarlı bir şekilde katkı veriyorlar. Viktor Khryapa gibi all-around bir oyuncunuz, Siskauskas ve Langdon gibi hücum gücü yüksek oyuncularınız varsa üst seviye bir takım oluyorsunuz. Planinic ve J.R. Holden'dan da birinin devreye girmesi yetiyor. Özellikle Planinic bu takımı oynatabilirse ve bir de zayıf olan pota altındanda ezilmezlerse CSKA için galibiyet garanti oluyor. Bu maçta Planinic 11 sayı, 5 ribaund, 4 asist, 1 top çalma ile bir istatistik yakalamış ama kesinlikle maçın yıldızı hatta gecenin yıldızı Sasha Kaun. 18 sayı, 10 ribaund, 5 blok, 1 top çalma ile 32 ranking yaptı Kaun. Bu arada Khryapa'ya değinmemek de olmaz hani. Gerçekten izlemeye doyamadığım oyunculardan. Khryapa 13 sayı, 5ribaund, 5asist, 3blok, 3 top çalma. 5 top ise nazarlığı.

Prokom kaybetti belki ama gününde bir CSKA'ya karşı üstelik Moskova'da. Kaybederken bile işler yolunda Prokom'da. Bana kalırsa Unicaja'ya göre bir adım öndeler Final 8 yolunda. Detaylı istatistikler burada.

Olympiakos - Cibona Zagreb 78-75
Cibona salladı Olympiakos'u ama yıkamadı. Bu sezon evinde müthiş oynayan Olympiakos'u en çok zorlayan ve en az fark yiyen takım oldu Cibona Zagreb. Dün geceye kadar o ünvan Efes Pilsen'e aitti.

Olympiakos cephesinde Bourosis yoktu dün akşam. Kleiza'nın da insan üstü bir performası yoktu dün akşam. Maçı izlemedim ama bu eksiklikleri Vujcic ve Schortsanitis doldurmaya çalışmış. Teodosic büyülemiş yine... Avrupa'nın en iyi guardının gelişimine şahit olmak insana mutluluk veriyor.

Gelelim Cibona Zagreb cephesine. 4. periyotlar olmasydı gurp lideriydi bu takım.Evet yanlış duymadınız, kaybettikleri üç maçın üçünde de son çeyreklere önde girmişlerdi. 4.periyot zaaflarının nedeni olarak dar rotasyon ve  genç bir ekip olmaları gösterilebilir. Ancak yine de gösterdikleri büyük bir direnç söz konusu.Bununda hakkını vermek lazım 3 maç içinde. Olayın matematiğine bakmadım 3/3 yapabilir bu takım. Sürpriz olur ama olur mu olur. Bu arada dünkü karşılaşmada 30 dakika oyunda kalıp da potaya bir kere bile bakmayan Radosevic oldukça dikkatimi çekti. Hakkını yemeyelim 3 bloğu var ama. Detaylı istatistikler burada.

Unicaja Malaga - Zalgiris Kaunas 86-68
 Zalgiris'de işler yolunda gitmiyor. Top 16 öncesi arkalarına bir rüzgar almışlardı ama Top 16'da bu rüzgar onlara engel olacak şekilde esiyor. Koçla yollar ayrıldı ve takımda şu an ir belirsizlik hakim. Böyle bir durumda ne savunma direnci kalır ne de hücum disiplini. 25 üçlük denemişler sadece 5 isabet bulabilmişler, oyuna girip de üçlük denemeyen 2 oyuncu var; Mirza Begic ve Travis Watson. Herkes şansını denemiş. Maşallah 25 top kaybı yapmışlar. Asist sayılarında ise 9 da kalmışlar. 9 asistin 7sini guard Kalnietis yapmış.

Yeri gelmişken Kalnietis hakkında da bir iki cümleyle bahsedelim. Kalnietis aslında benim beğendiğim guardlardan. Penetre özelliği, saha görüşü, asist özelliği, bir guarda göre iyi bir ribaundcu oluşuyla. Beklentilerin yüksek olduğu bir oyuncuydu. Yer yer iyi performanslar ortaya koysa da bir türlü beklentileri karşılayamadı. Bakalım, umarım beklentileri karşılar ilerleyen zamanlarda...

Zalgiris adına emektar Marcus Brown'dada bariz bir düşüş var şu sıralar...Zaten demin belirtiğim rakamlarla Euroleague'de maç kazanamazsınız, hele Top 16'da  imkanı yok...

Unicaja Malaga cephesinde ise söylenecek fazla bir şey yok. Kazanmaları gereken bir maçtı ve kazandırlar. Archibald ve Jimenez bildiğimiz gibi. Omar Cook'dan da hücum katkısı gelince maçı rahat kazanmışlar. Yeni transfer Juan Dixon ise 16 sayı üretmiş. Detaylı istatistik burada.

Read more...

Euroleague Top 16 - 3. Hafta(10-11 Şubat 2010)

9 Şubat 2010 Salı

Euroleague Top 16'da 3.haftanın programı:


10 Şubat 2010
19:15 CSKA Moscow - Asseco Prokom
21:00 Olympiacos - Cibona
21:45 Unicaja vs. Zalgiris Kaunas

11 Şubat Perşembe
19:45 Maroussi BC - Partizan
21:00 Maccabi Electra - Efes Pilsen (SkyTürk)
21:00 Caja Laboral - BC Khimki
21:30 Montepaschi - Real Madrid
21:45 Regal FC Barcelona - Panathinaikos

Read more...