Euroleague Top 16 2. Haftanın Panoraması

30 Ocak 2011 Pazar

Haftanın Takımı

Top 16'nın en güçsüz takımlarından biri olarak gösterilen Lietuvos Rytas, zorlu Caja Laboral deplasmanından 89-86'lık galibiyetle döndü. Bu sonuçlar gruptaki hesapları alt üst ettiler.

Haftanın En Değerli Oyuncusu

Khalid El-Amin ve Marcelinho Huertas

Khalid El-Amin:
Ülkemizde Beşiktaş ve Türk Telekom formaları giyen El-Amin, attığı son saniye üçlüğüyle Rytas'ı galibiyete taşıyan isim oldu. 26 dakika süre aldığı karşılaşmayı sadece bir şut kaçırarak 22 sayı - 1 ribaund - 2 asist - 3 top çalma - 1 blok ile tamamladı.

Marcelinho Huertas:
Brezilyalı oyun kurucu geçen haftaki performansını bu hafta da devam ettirerek maçı 17 sayı - 11 asist - 6 ribaund ile tamamlayarak takımına bütün alanlarda katkı verdi. Ancak onun çabası Caja Laboral'ın galibiyeti için yeterli olmadı.

Haftanın En İyi 5'i

Khalid El-Amin: Ülkemizde Beşiktaş ve Türk Telekom formaları giyen El-Amin, attığı son saniye üçlüğüyle Rytas'ı galibiyete taşıyan isim oldu. 26 dakika süre aldığı karşılaşmayı sadece bir şut kaçırarak 22 sayı - 1 ribaund - 2 asist - 3 top çalma - 1 blok ile tamamladı.

Igor Rakocevic:
Sırp'ların %70'si Partizanlı, %20'si Kızılyıldızlı, %10'u da ateist derler. Bu %20'lik dilime giren Rakocevic 20.000 Partizan'lının önünde bir Kızılyıldız'lı olarak devleşti. 23 sayı - 5 ribaund - 2 asist- 1 top çalma ile oynayan Rako takımını Belgrad Arena gibi zor bir deplasmandan galip çıkarmayı bildi.

Ömer Onan: 33 yaşındaki genç(!) oyuncu Valencia karşısında 22 sayı - 2 asist - 3 top çalma ile oynadı ama bundan daha da önemlisi ortaya koyduğu karakterle takımın kazanmasını sağladı.


91 doğumlu genç yıldız süre aldığı 17 dakikada takımına inanılmaz katkı verdi ve Real Madrid'in son çeyrekte yakaladığı 26-6'lık seride 13 sayı atarak başrol oynadı. 4'ü üçlük olmak üzere 6/7 saha içi isabetle maçı 16 sayı - 4 ribaund - 3 blok ile tamamladı.


Sofoklis Schortsanitis:
Maccabi kısalarının Lottomotica karşısında gösterdiği iyi performans en çok da Big Sofo'nun işine yaradı. 8/12 isabetle maçı 19 sayı ile bitiren Schortsanitis, Lottomotica pota altında da pek fazla zorlukla karşılaşmadı. 5'i hücum ribaundu olmak üzere 10 tane ribaund alarak da double-double ile maçı tamamladı.


Haftanın En İyi 6. Adamı

Kenan Bajramovic:
Euroleague'in en istikrarlı 6. adamlarından biri Kenan Bajramovic. Çoğu maçta Rytas'da rotasyona kenardan dahil olarak ortalama 25 dakika süre alıp çok iyi bir performans ortaya koyuyor Boşnak oyuncu. Caja Laboral karşısında da takımına galibiyeti getiren kritik performanslardan birine imza attı ve maçı 19 sayı - 5 ribaund - 2 top çalma ile tamamladı.

Haftanın Genç Oyuncusu

Nikola Mirotic:
91 doğumlu genç yıldız süre aldığı 17 dakikada takımına inanılmaz katkı verdi ve Real Madrid'in son çeyrekte yakaladığı 26-6'lık seride 13 sayı atarak başrol oynadı. 4'ü üçlük olmak üzere 6/7 saha içi isabetle maçı 16 sayı - 4 ribaund - 3 blok ile tamamladı.


Haftanın Fotoğrafı



Haftanın Akılda Kalanları
  • Real Madrid'in son çeyrekte Siena karşısında 26-6'lık serisi.
  • 8 maçın 5'inin galibinin deplasman takımları olması
  • Oynanan 4 maçın galibinin son topla belli olması
  • Khalid El-Amin'in Caja Laboral'ı yıkan son saniye üçlüğü.
  • Efes Pilsen'in uzun bir aradan sonra Euroleague'de deplasmanda kazanması
Toplu Sonuçlar

E Grubu
Caja Laboral: 86 - Lietuvos Rytas: 89
Panathinaikos: 82 - Unicaja Malaga: 56

F Grubu
Maccabi Electra: 99 - Lottomatica Roma:58
Union Olimpija: 67 - Regal Barcelona:68

G Grubu
Partizan: 76 - Efes Pilsen: 79
Montepaschi Siena: 68 - Real Madrid: 78

H Grubu
Zalgiris Kaunas: 64 - Olympiakos:71
Fenerbahçe Ülker: 75 - Pow. Elec. Valencia:73


Haftanın En iyi 10 Hareketi

Read more...

Yok Böyle Bir Mutluluk; Efes Pilsen!

28 Ocak 2011 Cuma


Efes Pilsen'in Euroleague'de yaklaşık 1.5 yıldır deplasman galibiyeti yoktu. O alınan en son galibiyet de güçsüz Fransız temsilcisi Orleans karşısındaydı. Sinan Erdem'deki maçlarda üst düzey bir performans ortaya koyan ve 6/6 yapan Efes Pilsen, deplasmanda tanınamayacak bir hal alıyor ve maç içerisinde ciddi farklar yakalasa bile bir türlü deplasmandan galibiyetle dönemiyordu.


Sezon öncesi hazırlık döneminde bu takım gösterdiği istek ve performans ile bizlere umut veriyordu. Raduljica ve Kerem Gönlüm yokken, Vujcic takıma dahil edilmemişken bile ortaya konan mücadele, yardımlaşmalı takım savunması, paylaşımcı basketbol bizleri mutlu ediyor ve bu performansın daha da gelişeceğinin düşünüyorduk. Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda geriden gelip Fenerbahçe Ülker'i devirerek kupayı kazandığımızda "Bu sene tamam bu iş!" demiştik. Süreç istediğimiz gibi gelişmedi. Bizler vites artışı beklerken Efes Pilsen tam aksine tempo düşürdü, bizi umutlandıran savunmasından vazgeçti. Özellikle deplasman maçlarında ortaya konan mücadele sezon başındakinden çok uzaktı. Kısacası, Efes Pilsen son birkaç senedir olduğu yine gibi bizi hayal kırıklığına uğratıyordu.


Sinan Erdem'de ortaya konan oyun bizi tatmin ediyordu ancak deplasmanda da en azından buna yakın bir performans ortaya koyulmasını bekliyorduk. Evinde maç kaybetmeyen bu takımın artık bir deplasman galibiyeti almasını da. Bu zincirin bir yerde kırılmasını bekliyorduk. Şahsen bu maçın da Partizan maçı olabileceğini hatta olacağını şu postta belirtmiştim.

Partizan geçtiğimiz yılki gücünden uzak ancak müthiş taraftarıyla evinde aslan kesilen bir takımdı. Bu atmosferden bu sezon sadece Blatt'li Maccabi çıkabilmişti. Efes Pilsen için en zor deplasmanlardan biriydi belki ama Efes Pilsen'in bunu geçebilecek gücü vardı. Beklenilen mücadeleyi sergilemesi, takım basketbolu ortaya koyması ve rakibin defolarından yararlanması gerekiyordu.


Maç başladığında atmosfer ürkütüyordu belki ama oyunculardaki konsantrasyon ve inanç da bir o kadar bizlere umut veriyordu. O an sahadaki her oyuncu müthiş mücadele ediyordu... Oyunun baştan sona dek hakimi Efes Pilsen'di. Hep farkı 8-9 sayı civarına çıkartıyor ama bir türlü daha da arttırıp, vurup geçemiyorduk. Partizan yer yer farkı azaltıyordu, taraftarın da desteği ile 4 dakika kala farkı 4 sayıya kadar indiriyordu.

Genelinde üstün olduğumuz maç yine krize sokulmuştu, yine tehlike çanları çalıyordu. 20000 Sırp'ın önünde maçın bu son anlarını oynamak hiç de kolay değildi. Efes Pilsen'in hücumda ve savunmada yaptığı basit hataları Partizan iyi değerlendiriyor, Gist'in art arda gelen üçlükleriyle farkı 1 sayıya kadar indiriyordu. Neyse ki, yine Sırbistan ve Panathinaikos maçlarında bizi galibiyete götüren Kerem Tunçeri vardı. Kendisine yapılan faulleri soğukkanlılık ile sayıya çeviriyor ve Efes Pilsen'i Avrupa'nın en zor deplasmanlarından biri olan Belgrad'dan çıkartıyordu!


1.5 senedir sabırla, bıkmadan, usanmadan, inançla beklediğimiz deplasman galibiyeti sonunda geliyordu. Sonunda Efes Pilsen zincirleri kırmıştı. Bunca zaman beklenen deplasman galibiyeti en "baba" deplasmanda kazanılmıştı. Artık kafalar rahat ve bir o kadar dik olacaktı. Ve tüm bu mutlulukların yanında bir taraftar olarak beni en çok mutlu eden şey ise; Efes Pilsen'in tekrardan Efes Pilsen olduğu görmekti.

Bizlere bu galibiyeti ve mutluluğu yaşatan oyunculara, müthiş bir mücadele ve inanç ortaya koydukları için teşekkürler. Rakocevic'ten Roberts'a, Tunçeri'den Gönlüm'e, Bootsy'den Sinan'a, Murray'den Vujcic'e(birçok hata yapmasına rağmen :) )... Hatta Wisniewski'ye, teknik ve idari ekibe, kısacası emeği geçen herkese teşekkürler...

Biz hep sizin arkanızdayız, iyi gününüzde de kötü gününüzde de... Ancak böyle oynadığınız zaman bizlerdeki mutluluğun tarifi yok! Bizleri Madrid'de de sevindirin, inanıyoruz!

Son olarak da şunu söyliyeyim; Efes Pilsen'i kapatmak isteyenler bu galibiyeti en derin noktalarında hissetmişlerdir umarım.

Read more...

Jovanovic & Roberts


Lawrence Roberts, Partizan - Efes Pilsen maçı öncesi eski antrenörü Vlade Jovanovic'e sarılırken. Geçtiğimiz sezon bu ikili aynı takımın parçasıydı. Biri asistan koç, biri de oyuncu olarak. Müthiş bir başarıya imza atarak Final Four yapmışlardı. Bu fotoğrafta da o anları hatırlatırcasına çekilmiş sanki. Jovanovic'in samimi bakışları ve Partizan taraftarının ilgisi çok anlamlı bir fotoğraf oluşturmuş. Partizan taraftarları maç öncesi gösterdikleri sevgi ve saygıyla Roberts'ı duygulandırmışlardı. Partizan gerçekten her açıdan örnek alınası bir yapı. Başarılı olsalar da, olamasalar da...

Read more...

Partizan Eski Partizan Değil Ama, Grobari Eski Grobari (Partizan - Efes Pilsen Maçı Öncesi)

26 Ocak 2011 Çarşamba


Efes Pilsen, geçtiğimiz yıl Final Four oynayan Partizan'la Belgrad'da karşılaşıyor bu akşam. Vujosevic sonrası ciddi performans düşüşü yaşayan Partizan A grubunu Maccabi, Caja Laboral ve Zalgiris'in ardından 4. olarak tamamlayarak Top 16'ya kaldı.

Bir önceki turda Partizan kendi evlerindeki maçlarda sadece Maccabi'ye boyun eğerken, deplasmanda ise bir tek Prokom'u yendiler. Deplasman fobilerini Top 16'nın ilk maçında da göstererek ilk çeyreğini 18-17 önde kapattıkları maçta 2. çeyrekte 9-26'luk bir performans sergileyerek Real Madrid'e 20 sayı farkla 78-58 mağlup oldular. Euroleague'de vaziyetleri böyleyken Adriyatik Ligi'nde ise 11 galibiyet - 7 mağlubiyet ile 1. sırada bulunuyorlar ve geçtiğimiz hafta sonu Union Olimpija'yı Belgrad'da 61-50 yendiler.


Partizan'ı bu sezon sırtlayan oyuncular James Gist, Nathan Jawai ve son maçlarda biraz toparlanan genç yetenek Jan Vesely. Partizan hücumunun temelini bu üç oyuncu yani pota altı oluşturuyor. Gist, hızlı ve atletik bir uzun. Takımın en skoreri, içeriden etkili olabildiği gibi dışarıdan da yüksek yüzde ile üçlük atabiliyor. Ribaund konusunda çok etkili. Jawai ise pota altında iyi yer kaplayan, post up'ı olan, topu çembere yakın aldığında yüksek yüzde ile bitirebilen bir uzun. Vesely ise Avrupa'nın en önemli genç yeteneklerinden. 20 yaşındaki genç oyuncu geçtiğimiz sezonki çıkışını bu sezon devam ettiremese de son birkaç maç toparladı. O da atletik ve dışarıdan şutu olan bir uzun. Handikabı oyun içinde yer yer konsantrasyonunun kaybolması ve çok kötü seviyedeki serbest atış yüzdesi. Hatta üçlük yüzdesinin serbest atış yüzdesinden daha iyi olduğunu söylemeliyim. Bu üçlünün dışında Partizan'ın uzun rotasyonunda 30 yaşındaki Sırp pivot Rasko Katic bulunuyor, yaklaşık 15-16 dakikada süre bulabiliyor. Yetenekleri ölçüsünde elinden geleni yapıyor ve faul yaparak rakip uzunları yıldırıyor.

Partizan pota altının çok etkili olduğu bir konu var; ribaundlar! Özellikle de hücum ribaundları, maç başına 12-13 hücum ribaundu yapıyorlar. Bu da Efes Pilsen'in en çok S.O.S. verdiği konulardan biri, bu akşam daha büyük önem taşıyor. Ayrıca, Partizan kısalarının da ribaunda katkısı büyük, aman dikkat.

Partizan, Euroleague'in en kötü şut atan takımı açık ara. %44.5 ile ikilik, %27.1 ile üçlük, %67,9 ile de serbest atış kullanıyorlar. Bu üç kategoride de 16 takım içinde ligin en kötü takımı konumundalar. Bu düşük yüzdeler Vujosevic sonrası sistemlerinin tam oturmadığını kanıtlıyor. Yaptıkları hücum ribaundları ile bu dezavantajlarını kısmen kotarıyorlar.

Partizan'ın en ilginç özelliklerinden biri de çok fazla faul yapmaları. 11 maçta toplam 273 faul yapmışlar ki, bu kategoride de ligin açık ara en kötüsü durumundalar. Maç başına 25 faul faul yapıyorlar, diğer takımların yaklaşık 21-22 faul yaptıklarını hatırlatalım. Bunun da nedeni bireysel ve takım savunmalarının kötü olması. Savunma anlayışları birebirde rakiplerine yenilerek, faul yapmak üzerine kurulu. Savunma adına tek yaptıkları bu. Euroleague'in en iyi faul atan takımı olan Efes Pilsen'in bunu iyi bir şekilde kullanması gerekiyor.

Partizan'ın Kecman dışında kısalarından çok fazla katkı almadığını söyleyebiliriz. Sezon ortasında gelen Jerrells ve geçtiğimiz sezonu Union Olimpija'da geçiren Klobucar temel guard rotasyonlarını oluşturuyor. Bu ikili ile geçtiğimiz sezon alıştığımız Partizan sistemini sergileyemiyorlar.

Takım olarak çok fazla faul yapsalar da Vesely, Jawai, Katic gibi uzunlar faul problemi yaşama konusunda ön plana çıkan oyuncular. Onları erkenden faul problemine sokmamız uzun rotasyonlarını bir hayli daraltmamızı sağlayacaktır. Kecman, Bozic, Milosavljevic gibi oyuncular da faul konusunda az önce saydığım üç uzundan geri kalmayan isimler. Efes Pilsen buradan çok fazla ekmek yiyebilir bu akşam. Ancak, hakemlerin de sertliğe ne derece izin verecekleri çok önemli bu konuda. İçeriyi etkili bir şekilde kullanıp, kısalarla savunmayı delmesi, başarılı ikili oyunlar Efes Pilsen hücumu için kilit noktalar olacaktır.

Efes Pilsen'de Ender Arslan dışında sakat oyuncu bulunmuyor. Uzun süredir sakat olan Sırp pivot Miroslav Raduljica bu akşam forma giyecek. Özellikle pota altında sertliğe çok ihtiyacımızın olduğu bu maçta büyük katkı alabileceğimizi düşünüyorum Raduljica'dan. Raduljica'nın gelişiyle kadronun dışında kalmasını beklediğim isim ise Cenk Akyol. Cenk zaten Euroleague'de süre alan oyunculardan biri değil. Thornton, Nachbar, Sinan gibi forvetlerden yine kendisine sıra gelmeyecektir. O yüzden size'lı Jawai karşısında Erwin Dudley bugün önem kazanabilir. Faul probleminde Dudley'e sıra gelebilir, oyuna girdiğinde de 1-2 isabetli şut atabilirse Partizan uzunlarını potadan uzak tutabilir.


Partizan, Vujosevic sonrası çok fazla kan kaybetti. Kısacası Partizan eski Partizan değil, ama o atmosfer aynı atmosfer. Hala daha evinde çok tehlikeli bir takım. Grobari önderliğinde Belgrad Arena'da 22.600 kişi müthiş bir atmosfer yaratıyorlar. Bu atmosferden bu sezon sadece Maccabi çıkabildi. 2009 yılının Aralık ayından beri(ki o da güçsüz Orleans karşısında) deplasman galibiyeti bulunmayan Efes Pilsen için bu atmosfer kolay olmayacaktır. Efes Pilsen'in bugünkü rakibi sadece Partizan değil, 22.600 kişilik Belgrad Arena da olacaktır.

Uzun yıllar Kızılyıldız'da forma giymiş olan Rakocevic, Zeleznik'te oynamış olan Raduljica ve geçtiğimiz sezonu   Partizan'da geçiren Roberts; Belgrad havasına alışık isimler. Bugün onların daha konsantre olmalarını bekliyorum ben açıkçası. Bu üç isim gibi; koç Perasovic, Vujcic ve yardımcı koç Mijatovic de bu atmosferi iyi bilen isimler. Atmosferden etkilenmeden, Partizan'ın defolarından yararlanmaya çalışan Efes Pilsen, Avrupa'nın en zor deplasmanlarından biri olan Belgrad'dan çıkabilecek güçte bir takım. Biraz da taraftarlığın verdiği duygusallıkla söylüyorum; Efes Pilsen ilk deplasman galibiyetini Belgrad'da alır. Hatta şu köprünün üzerinde takım halinde "Hani çıkış yoktu?" diyerek takım halinde fotoğraf çektiririz. Biraz Önderabi vari bir taraftarlık yaklaşımı oldu ama olsun... :)

Read more...

Amerikalı Profesyonel Basketbolcu: Andrew Wisniewski

25 Ocak 2011 Salı


Adamın basketbolcu olduğuna inanalım diye röportaj yapmışlar herhalde. Röportajın altına "Amerikalı profesyonel basketbolcu Andrew Wisniewski röportajı" diye de yazılmış. Röportajın başlangıcının ise Wisniewski'nin kaçan şutuyla ve yediği blokla başlaması da röportajın gerçekliğini gözler önüne seriyor sanırım.

Evli ve 3 çocuk babasıymış. 29 yaşındaki Wisniewski'nin 11 ve 9 yaşında iki kızı, 4 yaşında da bir oğlu varmış. Basketbolda olmasa da başka alanlar hızlı demek. :)

Kendi halinde, ailesine düşkün bir oyuncu profili çizmiş. Sosyal paylaşım sitelerinden de çok uzakmış. Röportajın tamamı ise burada:



Link

Read more...

Euroleague Top 16 2. Hafta Programı (26-27 Ocak 2011)

26 Ocak Çarşamba
19:45 Zalgiris Kaunas - Olympiakos
21:45 Caja Laboral - Lietuvos Rytas
21:45 Partizan - Efes Pilsen (SKY TÜRK)
21:45 Montepaschi Siena - Real Madrid

27 Ocak Perşembe
21:00 Maccabi Electra - Lottomatica Roma
21:45 Panathinaikos - Unicaja Malaga
21:45 Union Olimpija - Regal Barcelona
21:45 Fenerbahçe Ülker - Pow. Elec. Valencia (NTV SPOR)

Read more...

Valencia, J.R. Giddens'ın Sözleşmesini Feshetti



İyi geçen kolej kariyerinin ardından Boston tarafından 1. turda seçilmişti J.R Giddens. Daha sonra oynadığı 2 sezonda istediği süreleri alamayan oyuncu bu sezon başında Avrupa'nın yolunu tuttu. Normal sezonu ise Asseco Prokom forması altında geçirdi Amerikalı guard. 9.0 sayı ve 5.2 ribaund ortalamalarıyla daha ilk Euroleague sezonunda dikkat çekip, Top 16 öncesi Valencia ile anlaştı. Hem onun kendisini Euroleague'de kabul ettirebilmesi için Valencia'ya, hem de Valencia'nın da Pesic'in yeni sistemiyle skor üretmekte sıkıntı çektiği için Giddens'a ihtiyacı vardı. Tam yerinde bir transfer olmuştu diyebilirdik. Ancak J.R Giddens'ın Avrupa'ya, hem de Pesic gibi bir koça uyum sağlaması kolay olmadı. Gelir gelmez disiplinsiz davranışları nedeniyle önce Zalgiris maçı öncesi kadro dışı kaldı. Ardından da Valencia J.R Giddens'ın sözleşmesini feshetti.

Giddens'ın aktif bir şekilde Twitter kullanması, ilginç yemek alışkanlığına sahip olması ve yediği yemeklerin fotoğraflarını Twitter'da paylaşması nedeniyle Pesic'in tepkisini çektiği konuşuluyor. Giddens'ın özenle oluşturduğu albümü ise burada.

Read more...

Euroleague Top 16 1. Haftanın Panoraması

24 Ocak 2011 Pazartesi

Haftanın Takımı


Bu sezon Euroleague'de performansı en çok takdir toplayan takımların başında geliyor Fenerbahçe Ülker. Evinde 20 maçtır yenilmeyen, grubun favorisi, geçtiğimiz sezonun finalisti Olympiakos'u Pire'de 14 sayı farkla devirdiler.

Haftanın En Değerli Oyuncusu

Kenny Gregory


Eski bir Efes Pilsen'li olan Kenny Gregory bu sezon takımı Union Olimpija'yı sırtlamaya devam ediyor. Roma deplasmanında 19 sayı - 14 ribaund - 2 asist'lik performansıyla haftanın MVP'si seçildi.


Haftanın En İyi 5'i

Marcelinho Huertas (Caja Laboral)
Caja Laboral'ın sahadaki beyni. Bu sezon Euroleague'de Diamantidis ile birlikte en yüksek asist ortalamasına sahip. Unicaja maçında da Teletovic'den arta kalan topları kullanarak skorer oyununu ortaya koydu ve maçı 19 sayı -4 asist ile tamamladı.

Bootsy Thornton (Efes Pilsen)
Bootsy Joker Thornton! Chuck Eidson, Maccabi için ne ise o da Efes Pilsen için o, takımın tamamlayıcı parçası. Onun gününde olduğu Efes Pilseni izlemek büyük bir zevk. Hem savunmada hem de hücumda önemli katkılar yaptığı Siena maçında 12 sayı - 9 ribaund - 2 asist ile oynadı ve Gregory'nin ardından haftanın en değerli 2. oyuncusu oldu.

Kenny Gregory (Union Olimpija)
Haftanın en değerli oyuncusu.

Dusko Savanovic (Pow. Elec. Valencia)
Pesic'in gelişiyle savunmada müthiş sertleşen ama hücum da aynı yükselişi gösteremeyen Valencia'nın en önemli hücum silahlarından biri. Hem 3 hem de 4 numara oynayabilen Dusko rakiplerine cok fazla zorluk anlar yaratiyor. 20 sayı - 3 asist'lik performans ortaya koyan Savanovic takımının Top 16'ya galibiyetle başlamasında önemli rol oynadı.

Mike Batiste (Panathinaikos)
Rytas karşısında pota altını iyi domine eden Batiste, ikili oyunlarda ve ribaund konusunda oldukça etkili oldu. 11/17 iki sayılık isabetiyle oynayan tecrübeli uzun 26 sayının yanına 3 ribaund - 2 top çalma rakamlarını da ekledi.


Haftanın En İyi 6. Adamı

Lawrence Roberts (Efes Pilsen)
Bu sezon zaman zaman çok iyi performanslar göstermesine rağmen bir türlü Efes Pilsen sistem için de net bir rol bulamayan Lawrance Roberts, Siena karşısında etkili bir performans ortaya koyarak galibiyetin mimarlarından biri oldu. Kenardan müthiş bir enerji ve sertlik getiren Roberts aldığı 17 dakikayı 8 sayı - 6 ribaund - 2 top çalma ile tamamladı.

Yetenekleri ve yapabilecekleri doğrultusunda net bir rol biçilirse çok daha etkili olabilir. Sertliği, üstün ribaund yeteneği ve pozisyon hazırlanması sonucu atabildiği yüzdeli şutlar ile yeni bir Haislip, hatta daha fazlası bile olabilir.


Haftanın Genç Oyuncusu

Vladimir Dasic(Lottomatica Roma)
22 yaşındaki Karadağ'lı oyuncu bu sezon Roma'nın en önemli oyuncularından biri. Union Olimpija karşısında 18 sayı - 11 ribaund - 2 asist'lik performans ortaya koyan Dasic takımını sırtlamasına rağmen mağlubiyeti önleyemedi.


Haftanın Fotoğrafı
Bu sezon Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda Ukic'e yaptığı müthiş bloktan sonra yeni kurbanı Hairston oldu.


Haftanın Akılda Kalanları

  • Fenerbahçe Ülker'in Euroleague'de son 20 maçtır evinde yenilmeyen Olympiakos'u yenmesi
  • Efes Pilsen'in Euroleague'de kendi evindeki hiç kaybetmemesi (6 maçta 6 galibiyet)
  • Top 16'nın başlamasıyla birlikte savunmadaki sertliğin artması ve buna bağlı olarak oynanan maçlardaki düşük sonuçlar
  • Esteban Batiste dışındaki yeni transferlerin ilk maçlarda pek katkı sağlayamaması
  • Mirza Teletovic'in 3/13'lük üçlük isabeti
  • Valencia'nın yeni transferi JR Giddens'ın disiplinsiz davranışlarından dolayı kadro dışı kalması ardından sözleşmesinin fesh edilmesi

Toplu Sonuçlar

E Grubu
Lietuvos Rytas 59-80 Panathinaikos
Unicaja Malaga 71-76 Caja Laboral

F Grubu
Regal Barcelona 81-71 Maccabi Electra
Lottomatica Roma 63-64 Union Olimpija

G Grubu
Efes Pilsen 60-58 Montepaschi Siena
Real Madrid 78-58 Partizan

H Grubu
Power Elec. Valencia 73-59 Zalgiris Kaunas
Olympiakos 70-84 Fenerbahçe Ülker

Haftanın En iyi 10 Hareketi



Read more...

Euroleague Top 16'da 1. Haftanın Ardından (18-19 Ocak 2011)

E Grubu

Lietuvos Rytas: 59 - Panathinaikos: 80
E Grubu'nun zayıf halkası Rytas, grubun favorisi Panathinaikos'u ağırladı. Maça Panathinaikos, 6-0'lık seri ile hızlı başlasa da ev sahibi ekip üstülüğü ele aldı. İlk çeyreği 21-18 önde geçen Rytas ilk yarıyı 33-29 önde tamamladı. 2. yarıya fırtına gibi başlayan Panathinakos adeta Rytas'ı sahadan sildi. Pota altını Batiste-Kaimakoglou-Tsartsaris ile iyi domine eden PAO üstünlüğü ele aldı ve öne geçti. İlk yarıda sadece 29 sayı bulabilen Panathinaikos, 3.çeyrekte 24 sayı buldu ve rakibine de sadece 8 sayı atma şansı verdi. 4. çeyrekte de farkı arttıran Yunan ekibi maçtan 21 sayılık farkla 80-59 galip ayrıldı.

Panathinaikos'ta galibiyetin mimarları 11/17 ikilik isabetiyle 26 sayı atan Batiste ve 16 sayı - 9 ribaund ile oynayan Kaimakoglou olurken, Tsartsaris 12, Nicholas da 10 sayı üretti. Rytas'ta ise Milko Bjelica'nın 11 sayı - 8 ribaund, El Amin ve Bajramovic'in de 10'ar sayılık katkıları yeterli olmadı. Panathinaikos için farklı kazanılması gereken bir maçtı ve bunu gerçekleştirdiler. Rytas adına söylenecek fazla bir şey yok; 1 galibiyet almaları bile başarı olur Top 16'da.

Unicaja Malaga: 71 - Caja Laboral: 76
Haftanın en çekişmeli maçlarından birinde Reneses ile yollarını ayırıp Chus Mateo'yu takımın başına getiren Unicaja Malaga, bir diğer İspanyol temsilcisi Caja Laboral'i konuk etti. Unicaja Malaga 1. ve 3. çeyrekte zaman zaman öne geçse de maçın baştan sona hakimi Caja Laboral'di. Caja Laboral'in Barac dışında sistemindeki tüm oyunculardan istediği katkıyı alması ve ribaund üstünlüğü maçı kazanmalarını sağlayan ana sebepler oldu. Reneses sonrası Mateo yönetiminde ilk maçına çıkan Malaga sadece 4-5 oyuncusundan katkı alabildi ve bu da onlara galibiyet için yeterli olmadı.


Caja Laboral cephesinde Huertas 19 sayı-4 ribaund-4 asist ile yıldızlaşırken San Emeterio 14 sayı-3 ribaund, David Logan da 10 sayı üretti. Caja Laboral'in yıldızı Mirza Teletovic alıştığımız şut performanslarından birini sergileyerek 2/6 ikilik, 3/13 üçlük isabetiyle 13 sayı üretti ve 8 ribaund aldı. Yeni transfer Esteban Batista 10 sayı-14 ribaund(6'sı hücum)-4 asist ile müthiş bir başlangıç yaparken Barac'ın gününde olmadığı bir maçta takımını sırtlayan isimlerden biri oldu. Açıkçası ben Esteban Batista'nın gelişiyle Caja Laboral'in bir sınıf daha atladığını düşünüyorum.

Unicaja Malaga'da Freeland'in 16 sayı-7 ribaund, Jimenez'in 13 sayı-7 ribaund, Blakney'in 13 sayı-3 ribaund-4 asist, Blanco'nun 11 sayı-5 ribaund'luk katkıları galibiyet için yeterli olmadı. Grup 2.liği için en önemli rakiplerine kendi evlerinde kaybettiler ve son 8 takım arasına kalma şanslarını zora soktular.


F Grubu

Regal Barcelona: 81- Maccabi Electra: 71
Barcelona her ne kadar C grubunu 3. bitirip bu sezon taraftarlarını üzse de, son şampiyonun yine Euroleague'in en güçlü şampiyonluk adayı olduğunu söylemek gerek. Bunu da Top 16'da, normal sezonun en iyi takımlarından biri Maccabi'yi yenerek gösterdiler. Genelinde Barcelona'nın üstünlüğünde geçildi maç. Sonlara doğru Maccabi'den bir geri dönüş hamlesi geldi ancak Navarro'nun önderliğinde Barcelona buna izin vermedi. Barcelona'da Navarro 24 sayı-5 asist ile oynadı. Maccabi'de Eidson ise bize alıştırdığı performanstan uzak bir şekilde 4 sayı-4 asist ile maçı tamamladı. Onun kötü oynadığı günler Maccabi'nin galibiyet şansı çok azalıyor. Ancak bir hatırlatma; Maccabi normal sezona da mağlubiyetle başlayıp üst üste 9 maçından da galip gelmişti.

Lottomotica Roma: 63 - Union Olimpija: 64
Bu sezon tüm Euroleague takımları arasında oyununu en beğenmediğim takım Lottomotica. Özellikle takım olarak maç başına yaptıkları asist ortalamasının tüm Euroleague takımları arasında son sırada olması, bireysel performansların maçın kaderine ne kadar etki ettiğini gösteriyor. Normal sezonda hakkında çok konuştuğumuz, en 'takım' takımlardan olan Union Olimpija ile karşılaştılar ilk hafta. Çekişmeli giden maçta Union Olimpija son 1,5 dakikada yakaladığı 6-0 seri (hepsi serbest atış) ile maçı kazandı. Olimpija'da Kenny Gregory 19 sayı-14 ribaund ile takımına galibiyeti getirdi ve bu performansla haftanın en değerli oyuncusu oldu. Lottomotica'da ise Dasic'in 18 sayı-11 ribaund'ı onlar için yeterli olmadı. Lottomotica'nın bu sistemi onları normal sezonda başarıya taşısa da, Top 16'da 1 galibiyet dahi alamayacaklarını düşünüyorum.


G Grubu

Efes Pilsen: 60 - Montepaschi Siena: 58
Euroleague Top 16′nın 1. haftasında Efes Pilsen, Montepaschi Siena’yı konuk etti. Maça iyi başlayan Efes Pilsen 4. dakikada 11-4 öne geçti. Siena, Rakovic-Kaukenas ikilisinden toplam 13 sayı bulduğu bu çeyrekte farkı azaltmayı başardı ve ilk çeyrek 18-17 Efes Pilsen üstünlüğüyle geçildi. 2. çeyreğin başında Sinan’ın çaldığı toplarla fast-break’ler bulan Efes Pilsen 22-17 öne geçti. Bu dakikadan sonra iki takım da hücumda sayı üretmekte zorlandı. Efes Pilsen’in 11, Siena’nın 10 sayı atabildiği bu çeyrekten sonra ilk yarı 29-27 Efes Pilsen üstünlüğü ile tamamlandı.

2. yarıya 6-0′lık seri ile başlayan Efes, 35-27 öne geçti. Hücumda topu paylaşarak, asistler üzerinden sayı üreten temsilcimiz Rakocevic’in çeyrek bitimine 30 saniye kala attığı üçlükle farkı 10 sayıya çıkarttı. (47-37) Nachbar ile farkı 12 sayıya çıkartma şansını değerlendiremeyen Efes Pilsen, süre dolarken Carraretto’nun üçlüğüne engel olamayınca son çeyreğe 47-40 önde girdi. 4. çeyrekte savunmada aksayan temsilcimiz karşısında Siena sayı üretmekte zorlanmadı. 35. dakikada Siena farkı 1′e kadar indirdi. (52-51) Efes Pilsen farkı 6 sayıya kadar çıkartsa da Siena’nın art arda bulduğu üçlüklere engel olamadı ve fark tekrar 2 sayıya kadar indi.(60-58) Son hücumlarda önce Thornton sonra da Zizis sayı üretemeyince maçı 60-58′lik skorla kazanan Efes Pilsen oldu. Bu sonuçla Efes Pilsen, hem Top 16′ya galibiyetle başladı hem de bu sezon Sinan Erdem’de oynadığı 6 Euroleague maçının 6′sını da kazanarak evindeki yenilmezliği sürdürmüş oldu.

Efes Pilsen adına maçın yıldızı 12 sayı - 9 ribaund - 2 asist ile Bootsy Thornton olurken Rakocevic de 17 sayı üretti. Kenardan gelerek enerjisi ve savunmadaki gayretiyle önemli katkı yapan Roberts ise 8 sayı - 6 ribaund - 2 top çalma - 1 blok ile oynadı. Siena’da ise Rakovic 16, Kaukenas da 12 sayı üretti. Skor tam olarak bunu göstermese de; bu maç Efes Pilsen'in en "takım" olduğu maçtı bu sezon. En önemli 2 oyuncusunun hasta hasta çıktığı maçta hücum anlamında takım yer yer aksasa da, maçın genelinde iyi savunma yaparak galibiyet almak gayet önemliydi bence. Raduljica'nın da tam olarak hazır olmasıyla pota altı sorununu aşacak olan Efes Pilsen'in çok daha iyi maçlar çıkartacağını düşünüyorum. McCalebb'in sakatlığı sonrası kolu kanadı kırılan Siena'nın bundan sonra nasıl maçlar çıkartacağı ise merak konusu.

Real Madrid: 78 - Partizan: 58
Messina'lı Real Madrid, Vujosevic'siz sıkıntılı günler geçiren Partizan'ı ağırladı. Partizan ilk çeyreği 18-17 önde tamamladı fakat o dakikadan sonra Real Madrid'in baskılı oyununa karşılık veremedi. 26-9'luk 2. çeyrek performansıyla farkı açan Real Madrid maçı da 20 sayı fark ile rahat bir şekilde kazandı. Partizan'ın en büyük sorunlarından biri kötü savunma yapmaları. Savunmada tek yaptıkları şey; rakiplerine birebirlerde geçilip faul yapmak. Bu maçta da 28 faul yaparak bu istikrarı sürdürdüler. Real Madrid'de Sergio Llull 21, Clay Tucker 18 sayı ile oynadı. Partizan'da ise genç oyuncu Jan Vesely 13 sayı-3 ribaund ile maçı tamamladı.

H Grubu

Olympiakos: 70 - Fenerbahçe Ülker: 84
Fenerbahçe Ülker, Olympiakos'u Pire'de 14 sayı farkla yenerek Top 16'ya muhteşem bir başlangıç yaptı. Vidmar ve Mirsad'ın oynamadığı, faul problemine giren Kaya'nın ve gününde olmayan Oğuz'un az dakika aldığı bir günde yapılan bu savunma inanılmazdı. Kısaların üzerinde o kadar baskı vardı ki zaman zaman Teodosic-Papaloukas arasında tartışmalar yaşandı. Bununla birlikte hücumda atılan 8/10 üçlük isabeti, deplasmanda alınan 14 sayılık galibiyeti çok iyi açıklıyor herhalde. Fenerbahçe'de Marko Tomas 19, Ukic ise 17 sayı ile maçın en skorer isimlerindendi. Olympiakos'da ise Papaloukas'ın 15, Spanoulis'in 14 sayısı vardı.

Pow. Elec. Valencia: 73 - Zalgiris Kaunas: 59
Pesic geldikten sonra normal sezon gruplarında son 6 maçta 4 galibiyet almıştı Valencia ve iddiasız konumdan bir anda grubun 4. sırasına yükselip Top 16'ya kalmışlardı. Pesic'in takıma ilk gözle görülür etkisi şüphesiz savunmadaki sertlik oldu. Daha sonra güvenle oynayan ve form tutan Valencia Top 16'da küçümsenmeyecek bir rakip haline geldi. İlk maçında ise rakibi Zalgiris'i rahat bir şekilde yenmesini bildi. Bu maç Valencia'da Savanovic 20 sayıyla takımının yıldızı olurken Zalgiris'de hiçbir oyuncu çift haneli sayılara ulaşamadı.

*E ve G gruplarının değerlendirmeleri Burhan'a, F ve H gruplarının değerlendirmeleri ise Emre'ye aittir.

Read more...

McCalebb'in Yokluğu Bulunmaz Fırsat (Efes Pilsen - Montepaschi Siena Maçı Öncesi)

19 Ocak 2011 Çarşamba


Efes Pilsen bu akşam saat 20:30'da güçlü İtalyan temsilcisi Montepaschi Siena'yı ağırlıyor. Pianigiani yönetiminde her geçen sezon ilerleme gösteren Siena normal sezonda sadece 2 mağlubiyet aldı, Barcelona ve Fenerbahçe Ülker deplasmanlarında.

Bo McCalebb'in sakatlığından sonra kolu bacağı kırılan Siena her ne kadar o bölgeye veteran oyun kurucu Marko Jaric'i transfer etse de McCalebb'in yokluğunu fazlasıyla hissedeceklerdir. McCalebb hem skor gücü hem de Siena sisteminin çok iyi işlemesi açısından en önemli oyuncuydu. Bu sakatlık nedeniyle bu akşam Siena'nın hücumdan daha çok savunmaya (ki en büyük silahlarından biri) konsantre olmasını bekleyebiliriz.

Temel düşünceleri Kaukenas ve Lavrinovic ikilisi ile skoru sırtlamak, Moss ve Rakovic ile takviye etmek olacaktır. McCalebb'in yokluğunda Zizis'in biraz daha sorumluluk almasını bekleyebiliriz.

Bugün bildiğimiz sert Siena savunmasını görebiliriz. Rotasyonu iyi kullanan koçlardan biri olan Pianigiani bugün de bunu devam ettirerek takımın sürekli diri kalmasını sağlayacaktır.

Lavrinovic ve Stonerook dışarıdan şutu olan uzunlar. Efes Pilsen'in çok dikkat etmesi gerek konuların başında geliyor bu. Bu sorunu da Kerem Gönlüm ve Roberts ile halletmesi gerekiyor Efes Pilsen'in.

Efes Pilsen cephesinde ise durumlar her zamanki gibi. Bir türlü iyileştirelemeyen Miroslav Raduljica bu akşam da kenarda olacak. Flip Murray'in gelişiyle kenara çekilen diğer oyuncu ise Perasovic'in güvenmediği Ender Arslan. Forvet bolluğunda, tüm sezon beklenilen performansın çok uzağında kalan Cenk Akyol'un kadroya girip de Ender'in neden kadro dışı kaldığını açıkçası anlamış değilim.

Neyse, özetlemek gerekirse; McCalebb'in yokluğunda Efes Pilsen'in Siena'yı yenmesini bekliyorum. Baştan işi sıkı tutup, seyirci desteğini de arkamıza alıp ilk tura güzel bir başlangıç yapmalıyız. Galibiyetin yanında atacağımız fark da önemli olacaktır...

Read more...

Euroleague Top 16 1. Hafta Programı (19-20 Ocak 2011)

18 Ocak 2011 Salı




Euroleague heyecanı kısa bir aranın ardından bu akşam oynanacak 4 maçla tekrar başlıyor. Temsilcilerimizden Efes Pilsen bu akşam evinde güçlü İtalyan temsilcisi Montepaschi Siena'yı ağırlarken, Fenerbahçe Ülker ise yarın Olympiakos'a konuk olacak. Haftanın tam programı ise şöyle:

19 Ocak Çarşamba
20:00 Lietuvos Rytas - Panathinaikos
20:30 Efes Pilsen - Montepaschi Siena (SKY TÜRK)
21:45 Real Madrid - Partizan
21:45 Power E. Valencia - Zalgiris

20 Ocak Perşembe
21:45 Unicaja Malaga - Caja Laboral
21:45 Regal Barcelona - Maccabi Electra
21:45 Olympiakos - Fenerbahçe Ülker (NTV SPOR)
22:00 Lottomatica Roma - Union Olimpija

Read more...

Top 16 Öncesi Euroleague Takımlarının Takviyeleri


Euroleague Top 16'nın başlamasına az bir süre kala gerçekleşen transferler şöyle:

Marko Jaric, Deji Akindele - Montepaschi Siena
Flip Murray - Efes Pilsen
Mirza Begic - Real Madrid
Milan Macvan - Maccabi Electra
Alan Anderson - Regal Barcelona
JR Giddens - Pow. Elec. Valencia
Llyn Greer, Benjamin Eze - AJ Milano (Elendi)
Sarunas Jasikevicius - Fenerbahçe Ülker
Pape Sow, Esteban Batista - Caja Laboral
Milos Vujanic - Partizan
Boban Marjanovic - Zalgiris Kaunas
D.J. Strawberry, Simas Jasaitis, Karolis Petrukonis - Lietuvos Rytas
Chus Mateo (Koç) - Unicaja Malaga
Saso Filipovski (Koç) - Virtus Roma
Elias Zouros (Koç) - Zalgiris Kaunas

Read more...

Flip Murray, Efes Pilsen'de

14 Ocak 2011 Cuma


Uzunca süredir konuşulan transfer gerçekleşti ve Efes Pilsen Flip Murray'i kadrosuna kattı. 1.91 boyundaki oyuncu şutör guard olarak görev yapıyor. Geçtiğimiz sezonu Chicago Bulls'ta geçirmişti ancak bu sene takım bulamamıştı. Penetresi güçlü, kendi şutunu yaratabilen, şutör bir oyuncu olarak anabiliriz kendisini ama boş geçirdiği bir sezon sonrası durumunun ne olduğunu bilmiyoruz. Yer yer bencil ve umursamaz tavırları, kötü savunması en başta akla gelen olumsuz yanları.

Top 16'dan elenen takımlardan hazır oyuncu almak yerine Avrupa basketboluyla hiç alakası bile olmayan, takım bulamamış Flip Murray tercih edildi... Bakalım içinden ne çıkacak?

Takımın back-up guarda ve sert bir uzuna ihtiyacı varken böyle bir hamleyi de anlamış değilim. Teknik ekibin bir bildiği vardır herhalde... Ayrıca, şu an için takımdan ayrılacak bir isim yok gibi gözüküyor. Murray sadece Euroleague'de forma giyecek sanırım.

Read more...

Çözüm: Alkolsüz Efes Pilsen Spor Kulübü

8 Ocak 2011 Cumartesi


Yazının sahibi Ahmet Karadağ. Kendisi Almanya'da avukatlık yapan güzel bir ağabeyimiz. Efes Pilsen'in bu saçma yasadan kurtulması için bulduğu çözüm:

Öncelikle resmi gazete çıkan şey düpedüz ideolojik, bazı kesimlerin gözünde şirin görünmeye yönelik bir saçmalık. Maksat sağlık, gençliği koruma falan değil. Bu düzenlemeyi yapan insanlar için insan sağlığının ne kadar önemli olduğunu yediğiniz, içtiğiniz hormonlarla, tarımsal ilaçlarla ölçebilirsiniz. Buraya Türkiye'den her gün gelen tonlarca gıda ürünü iade ediliyor. Üstelik ihracat edilen bu maddeler de Türkiye çapında "kaliteli" olarak sınıflandırılan gıdalar. Meyve, sebze branşında toptancılıkla uğraşan müşterilerim Türkiye'den ürün almaya korkuyorlar... 

Türkiye'de millete sunulan bu gıdaların tıbbi denetimi yok denecek kadar az. Avrupa'da satılması mümkün olmayan ürünleri kendi insanlarına yerdirmekte herhangi bir sakınca görmeyen bu sahtekarlar simdi alkole takmışlar...

Ciddi olarak Türkiye'de hiç araştırılmış mıdır bilmiyorum, ancak o badem bıyıklı Ülkergiller'in sattıkları ürünlerin Türk toplumunun sağlığına, sosyal sistemlere zararları nedir acaba? Sahillerimizin yok edilmesini rekor hızla teşvik eden, havamızın, ırmaklarımızın, ormanlarımızın yok olması için elinden geleni yapan, bütün kaynaklarımızı, değerlerimizi yandaşlarına peşkeş çeken bu zihniyetin göz boyama taktiklerinden sadece bir tanesidir bu saçmalık. 

Resmi gazetede yayınlanan bu saçmalık bir gün elbette ortadan kalkacaktır, ancak o zamana kadar da 35 yıllık büyük bir sportif başarı öyküsünü sekteye uğratacaktır. Efes Pilsen isminin Efes X olması fayda etmiyor. Hatta Efes kelimesinin kullanılabilmesi bile meçhul. Çünkü Anadolu Grubu bünyesinden destek gören bir kulübün "Efes" kelimesini kullanması bile alkol içerikli bir ürünü "çağrıştırabilir".

Ben açıkçası gelecek yıllar için bir hayli karamsarım. Ben kulübümün adinin değişmesini istemiyorum. Bir Fenerbahçe’linin "Kadıköyspor'u" nasıl kabul edemeyeceği gibi ben de Anadolu'yu falan kabul edemem.

Ben Tuncay Özilhan'in yerinde olsam derhal alkolsüz bir biranın üretimine başlar "Alkolsüz Efes Pilsen Spor Kulübü"nü kurup, bu saçmalığa daha büyük bir saçmalıkla cevap veririm. Hatta bu alkolsüz biradan yılda sadece 100 adet satarak, dünya kamuoyunda yıllarca bu hükümeti gülünç duruma düşürürüm. Alkolsüz birayı ve bira reklamını yasaklayacak halleri yok herhalde. Tabii ki "alkolsüz" kelimesini de mümkün olduğunca küçük yazarım formalarda ve reklam panolarında. Dinsizin hakkından imansız gelirmiş. Tuncay başkan ciddi bir işadamıdır. Çocuğu gibi büyüttüğü bu değer ve ekol için bu çılgınlık yapılır... Ne mutlu PİLSEN’LİYİM diyene...

Read more...

Efes Pilsen'e Sürpriz Bir Forvet

6 Ocak 2011 Perşembe

Efes Pilsen'in Oktay Hoca'lı son sezonda(2006-2007 sezonu) başladığı sağlıklı transfer politikası devam ediyor. Horace Jenkins, Aleksandar Rasic, Laron Profit, Scoonie Penn, Loren Woods, Rashad Wright, Craig Bradshaw, Milos Vujanic, Michalis Kakiouzis, Dwayne Jones(ki en favori oyuncumdur), Daniel Santiago, Andrew Wisniewski gibi nokta transferlerden sonra Efes Pilsen'in yeni arayışının bir forvet oyuncusu olduğunu belirtmiş Engin Özerhun. Flip Murray'in de ilgilendikleri oyunculardan biri olduğunu doğrulamış.

Flip Murray'in Efes Pilsen'e çok büyük katkı sağlayabilecek bir oyuncu olduğunu şu postta yazmıştım. Peki, forvet bölgesi için diğer alternatif kim? Kardemir Karabükspor'da gösterdiği etkili performansla tüm takımların ilgisini çeken, 1.82'lik; Emmanuel Emenike! Türkiye'ye alışmış olması, artık kendini içimizden biri gibi hissediyor olması Emenike'yi Murray'e göre bir adım öne çıkarıyor. Transferin önündeki tek engel ise Emenike için istenen yüksek bonservis bedeli.

Efes Pilsen, kalabalık - kaliteli guard rotasyonun ve pota altındaki sert savunmasının yanında dar forvet rotasyonu ile büyük sıkıntı çekiyordu. Emenike ile beraber bu eksiklik de giderilmiş olacak ve Final Four yolunda çok önemli bir adım atılmış olacak.

Read more...

Euroleague'de Top 16 Kuraları Sonrası

5 Ocak 2011 Çarşamba


Turkish Airlines Euroleague’de Top 16 kuraları çekildi ve gruplar belli oldu. Top 16′da gruplar şu şekilde oluştu:

E Grubu: Panathinaikos - Caja Laboral - Unicaja Malaga - Lietuvos Rytas
F Grubu: Maccabi - Union Olimpija - Barcelona - Roma
G Grubu: Montepaschi Siena - Real Madrid - Efes Pilsen - Partizan
H Grubu: Olympiakos - Fenerbahçe Ülker - Zalgiris - PE Valencia


Efes Pilsen, G grubunda yer alırken Montepaschi Siena, Real Madrid ve Partizan takımlarıyla eşleşti. Bu zorlu grupta ilk 2 sırada yer alıp son 8 takım arasına kalmak için savaşacak. Efes Pilsen G grubundaki ilk maçını 19-20 Ocak tarihinde Montepaschi Siena ile İstanbul’da oynayacak. Tam fikstür ise şöyle:

19-20 Ocak 2011: Efes Pilsen - Montepaschi Siena
26-27 Ocak 2011: Partizan - Efes Pilsen
2-3 Şubat 2011: Real Madrid - Efes Pilsen
16-17 Şubat 2011: Efes Pilsen - Real Madrid
23-24 Şubat 2011: Montepaschi Siena - Efes Pilsen
2-3 Mart 2011: Efes Pilsen - Partizan

Grupları kısaca değerlendirecek olursak;

E Grubu
Panathinaikos'un tecrübesi gruptan çıkmaya yetecektir ancak yine de belli noktalarda sıkıntıları var. Guard rotasyonu bunlardan birisi. Ilievski ile ilgilendikleri söyleniyor, o olmasa bile oraya bir takviye yapacaklardır. Batiste ve Maric sağlıklı olursa grup 1.liğini kimseye kaptırmazlar. 2.lik için Caja Laboral ön plana çıksa da Unicaja onları zorlayabilecek inatçı bir ekip. Caja Laboral son haftalarda iyi bir form grafiği yakaladı, Estaban Batista hamlesi ile çok daha iyi bir ekip olacaklardır. 2.lik için 1 adım önde Caja Laboral. Rytas ise söylenecek şey şu; "Geldikleri gibi giderler!".

F Grubu
Maccabi şu ana gösterdiği performansla ligin en iyi 2 takımdan birisi Siena ile beraber. Normal sezonun sonunda değerli yetenek Milan Macvan'ı kadrolarına kattılar, şimdi de Olympiakos benchini ısıtan Halperin ile ilgileniyorlar. Takım halinde iyiler, çok daha iyi olacaklarını düşünüyorum. Blatt'li Maccabi Final Four'un en büyük adayı bana göre, 1. sırada grubu bitirirler... Sakatlıklardan canı fazlasıyla yanan Barça kadrosunu Alan Anderson ile güçlendirdi. Sakatlıklarının iyileşmesiyle ritm bulacaklardır ancak ben yine de onların geçen sezonki performanslarını yakalamalarının kolay olmadığını düşünüyorum. Union Olimpija için 3. torbadan Barça'nın gelmesi büyük şanssızlık oldu. Gösterdikleri performans ile bu senenin Partizan'ı demiştim, işte o ünvanı alabilmek için en önemli sınavı verecekler Top 16'da. Ben yine de onların özellikle Stozice Arena'da gösterecekleri müthiş performans ile kolay lokma olmayacaklarını inancındayım. Lottomatica Roma için ise aynı şeyi söylemek zor.

G Grubu
Top 16'nın en zorlu ve en çekişmeli geçmesi beklenen grubu. Montepaschi Siena normal sezonun en komple takımı görüntüsündeydi. Real Madrid ise şu ana kadar tam olarak istediği performansı ortaya koyamasa da daha iyi hale gelecektir. Partizan ise geçen senekiden görüntüsünden çok uzak ama yine de tecrübeli ve kendi evinde tehlikeli bir takım. Partizan şu ana kadar Jawai ve Gist'in performanslarıyla ayakta kaldı, geçen sezonun parlayan ismi Vesely yokları oynadı ama son haftalarda kendine geldi. Top 16 ile beraber vites artıracaklardır ama savunma konusunu çözmeliler öncelikle. Efes Pilsen adına zor bir kura oldu, ancak hiçbir şey imkansız değil. Geçen yılki Top 16 grubuna benzer bir grup tek fark Maccabi yerine Partizan'ın olması. Partizan'la da geçtiğimiz sezon normal sezonda karşılaşılmıştı. Efes Pilsen'in gruptan çıkabilmesi için evindeki galibiyet serisini sürdürüp, deplasman performansında ise yeni bir sayfa açmalı.

H Grubu
Fenerbahçe Ülker bana kalırsa çekilebilecek en güzel kurayı çekti. Olympiakos'un rahatlıkla bir üst tura çıkacağını düşünüyorum, hatta bu yolda hiç fire bile vermeyebilirler. Zalgiris ve Valencia tam Fenerbahçe Ülker'in dişine göre rakipler. Bu rakiplere karşı dışarıda da kazanabilir Fenerbahçe Ülker. Ancak, ben yine de sanıldığı kadar kolay olmayacağını düşünüyorum bir üst tura çıkabilmelerinin. Zalgiris, her ne kadar Begic'i kaybetse de Marjanovic hamlesiyle o açığı kapatabilir. Valencia da Pesic'in gelmesiyle tehlikeli ve ters bir takım. Fenerbahçe Ülker'in sert savunmasını uzun sürelere yayabilmesi kilit nokta olacaktır onlar için.

Read more...

Euroleague'de Normal Sezonun Panoraması

4 Ocak 2011 Salı

En İyi Takım


Maccabi Electra (9-1) ve Montepaschi Siena (8-2)
Normal sezona damgasını vuran iki takım; Maccabi ve Siena. Maccabi David Blatt'ın gelişiyle gösterdiği müthiş performansla dikkatleri çekerken, Siena'da şu anki görüntüsüyle Euroleague'in en komple takımı görüntüsünde. Bu yüzden bu ünvanı bu iki takıma paylaştırıyoruz.


Maccabi
Electra
İlk maçını deplasmanda Caja Laboral'a farklı kaybettikten sonra oynadığı 9 maçta da 9 galibiyet aldı Maccabi. Normal sezona damga vuran bu performansın anahtar isimleri yeni koç David Blatt ve onun liderliği emanet ettiği Chuck Eidson'dı. Rollerin belirgin olduğu David Blatt'in sisteminde Perkins, Pargo, Eidson ve Big Sofo başta olmak üzere herkesten katkı aldılar. Tabii en büyük sorumluluk Eidson'ın üzerindeydi. O da üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirerek 10.7 sayı, 4.5 ribaund, 4.6 asist ve 3.1 top çalma istatistiklerine imza atarak takımına her alanda katkı vermeyi başardı. Maccabi ayrıca pota altını Milan Macvan ile güçlendirerek Euroleague'de 'Final Four' şansını daha da arttırdı.

Montepaschi Siena

Siena'nın bu sezon Euroleague'deki en komple takım olduğunu söylemiştik. Peki bunu sağlarken neleri doğru yaptılar? McCintyre ve Hawkins gibi iki önemli silahını kaydettikten sonra onların yerlerini çok iyi takviyelerle doldurdular. Çok başarılı ve doğru yaptıklarının başında hiç kuşkusuz savunma sistemleri geliyor. Siena, savunmadaki gayretiyle var olan, burdan bulduğu enerjiyi hücumuna yansıtan bir takım. Bu sezon kaybettikleri iki maçta da (Fenerbahçe ve Barcelona) hücumda kötü olmaları değil savunmada direnememeleri onları daha çok etkilemişti. Bu sezon 10 maçta ortalama 66,1 sayı yiyerek Euroleague'in en az sayı yiyen takımı olmaları bu anlatılanları destekliyor.

En Değerli Oyuncu

Dimitris Diamantidis
Panathinaikos'un D grubunda 1. olmasıdaki en büyük etken. PAO'nun kalbi, beyni, ruhu... Kısacası her şeyi... bıla bıla istatistikleriyle takımını sırtladı. Union Olimpa maçının son 75 saniyesinde attığı 13 sayıyla, maçı tek başına kazandırmasıyla ve daha da önemlisi ortaya koyduğu karakterle şu ana kadar ligin en değerli oyucusu konumunda.

En İyi 5

Dimitris Diamantidis (Panathinaikos)
Onu hem en değerli oyuncu seçmemiz hem de en iyi savunma 5'ine dahil etmemiz neden ilk 5'te olduğunu son derece iyi açıklıyor herhalde.

Keith Langford (BC Khimki)
18.7 sayı ortalamasıyla sayı kralı ve 19.7 ortalama ile de en fazla 'ranking' puanına sahip olup normal sezonun en verimli oyuncusu oldu Keith Langford. Rakamlar onu en tepeye çıkardı ancak o bütün uğraşlarına rağmen takımını Top 16'ya taşıyamadı.

Chuck Eidson (Maccabi Electra)
Maccabi'nin bu sezonki en önemli dişlisiydi Eidson. Sahip olduğu basketbol zekasıyla pivot hariç her pozisyonda değerlendirilebilecek nitelikte bir oyuncu. 10.7 sayı, 4.5 ribaund, 4.6 asist ve 3.1 top çalma istatistikleriyle onu hangi koç ilk 5'inde görmek istemez ki?

Joel Freeland (Unicaja Malaga)
Bu sezon gerek istatistik, gerekse de oyun anlamında önemli bir yükselişe imza atan 23 yaşındaki oyuncu Unicaja'nın en önemli parçalarından biri haline geldi.13,7 sayı - 6.6 ribaund ortalamalarıyla takımının B grubunda 3. sırayı alarak Top 16'ya kalmasında çok önemli bir pay sahibi oldu.

Stanko Barac (Caja Laboral)
2010-2011 sezonunun pivot oyuncular için pek verimli geçtiği söylenemez. En iyi 5 kadrosunu düşünürken aklımızda pivot pozisyonu için sadece Barac ve Big Sofo vardı. Biz de tercihimizi Stanko Barac'dan yana kullandık. Huertas gibi bir oyun kurucuyla aynı takımı paylaşan 2.17'lik dev pivot bu şansını iyi kullandı ve maç başına 14.1 sayı kaydederek Caja Laboral'ın hücumda Teletovic'den sonra en önemli opsiyonu haline geldi.


En İyi İkinci 5


Bo McCalebb (Montepaschi Siena)
Terrell McIntyre'ın gidişiyle takıma dahil olan oyuncu, Siena'ya geldiğinde McIntyre'ın takıma kattıklarını yapabilecek mi beklentisiyle karşılaşmıştı. Geçen sene Partizan'da çok iyi bir sezon geçiren oyuncu için şuana kadar her şeyin yolunda olduğunu söyleyebiliriz. En azından rakamlar bize bunu söylüyor. McCalebb normal sezonu 15.5 sayı, 2.7 asist ve 2.4 top çalma istatistikleriyle tamamlayarak önümüzdeki turlarda Siena'nın en önemli parçalarından biri olacağını herkese gösterdi.

Vassilis Spanoulis (Olympiakos)
Panathinaikos'tan Olympiakos'a transfer olduğunda çoğu insan hoş karşılamamıştı bu durumu. Teodosic ve Papaloukas'ın yanında performansının düşmesini bekleyen de çoktu ancak o tüm bu söylentilerin aksine çok iyi bir sezon geçirdi. Takımına çok iyi adapte oldu ve Olympiakos'un grubu 1. tamamlamasını sağladı. 15.4 sayı - 2 ribaund - 4.9 asist ortalamaları ile oynayan Spanoulis'in belki de tek kötü yanı çok fazla top kaybı yapması oldu, maç başına 3.8.

Fernando San Emeterio (Caja Laboral)
Caja Laboral sisteminin en önemli parçası. 13.7 sayı - 5.2 ribaund - 1.9 asist ortalamalarıyla oynasa da sahaya hep bundan daha fazlasını ortaya koydu.

Kevinn Pinkney (Union Olimpija)
Sezonun flaş takımı Union Olimpija'da en çok katkı yapan oyunculardan biri. Euroleague'deki ilk sezonunda 14.4 sayı - 4.5 ribaund - 1.2 asist - 1.2 top çalma istatistikleriyle oynadı 83 doğumlu oyuncu.


Sofoklis Schortsanitis (Maccabi Electra)
5 yıllık Olympiakos kariyerinin ardından Maccabi'de David Blatt sayesinde daha efektif bir şekilde kullanılıyor Big Sofo. Maç başına ortalama 22 dakika süre almasına karşın 13.6 sayı - 4.8 ribaund ortalamaları yakaladı normal sezonda.

En İyi Savunma 5'i


Dimitris Diamantidis (Panathinaikos)
İlkini yaptığımız bu normal sezon panoramasında son 6 yılda 5 defa yılın en iyi savunma oyuncusu seçilen Diamantidis'i bu 5'e koymamak gerçekten ustaya ayıp olurdu.

Ömer Onan (Fenerbahçe Ülker)
Fenerbahçe Ülker ve Milli Takımın yıllardır savunmada varını yoğunu ortaya koyduğu emektarı için söylenecek pek söz yok! Bu 5'i en çok hakeden isimlerin başında geliyor.

Chuck Eidson (Maccabi Electra)
Takımını hücumda sırtladığı kadar, savunmadaki gayreti de olağanüstüydü. Hücumda inanılmaz kötü bir gün geçirdiği Zalgiris maçında savunmada kusursuz bir oyun oynadı. Eidson, koçu David Blatt'ın ona güvenip onun üzerine çizdiği son hücumda üçlüğü bularak takımına maçı kazandırmıştı.

Shaun Stonerook (Montepaschi Siena)
İstatistikler bu adamın neden 5 sezondur Siena ile Euroleague'de ilk 5 çıkıp ortalama 25 dakika süre aldığını açıklayamıyor. Onu sahada, Siena'nın muzzam savunma sisteminde başrol oyuncularından biri olduğunu görmemiz ancak bu durumu açıklayabilir.

D'or Fischer (Real Madrid)
Bu sezon savunmada Real Madrid pota altını ayakta tutan isimdi ABD'li oyuncu. Lottomotica Roma maçında yaptığı 6 blok da ilgi çekiciydi.


En İyi 6. Adam

Jamont Gordon (CSKA Moscow)
Takıma geldiğinde Holden, Langdon ve Siskauskas'ın arkasında oynayacağını bile bile gelmişti. Geçen sene Final Four oynamış bir takıma 6. adam olarak çok iyi bir takviye konumundaydı. Ancak Siskauskas'ın sakatlanması ve J.R Holden'ın kalp rahatsızlığı nedeniyle yaşadığı form düşüklüğü onu bir anda takımın en önemli silahlarından biri haline dönüştürdü. CSKA'nın bu sezon ayakta kalan nadir isimlerinden biriydi. Siskauskas iyileştikten sonra da tekrar 6. adam pozisyonunda oynamaya başladı. Gordon bu sezonu 13.1 sayı, 4.8 ribaund, 3.7 asist istatistikleriyle kapattı. Böyle bir oyuncunun Top 16'da forma şansı bulamaması son derece üzücü olacak. Ancak Efes Pilsen'in bu oyuncuyu CSKA'dan koparması hem Efes için hem Gordon için mükemmel bir hamle olur. Umarım yakın zamanda takımımızda görebiliriz onu.


En İyi Genç Oyuncu

Leon Radosevic (Cibona Zagreb)
90 doğumlu oyuncu takımının içinde bulunduğu zor durumdan belki de kaçış yolu bulmak için ekstra motivasyonla oynadı bu sezon. 9 maçta 12.8 sayı, 6.6 ribaund ortalamalarıyla oynadı. Ancak bu performansı takımının normal sezonda galibiyet almasına yetmedi.



Normal Sezonun Fotoğrafları









Akılda Kalanlar
  • Mike Batiste'in kasıtlı bir şekilde Saso Ozbolt'un kafasına basması ve bunun sonunda ULEB'in Mike Batiste'e herhangi bir ceza vermemesi.
  • Diamantidis'in Olimpija maçında son 75 saniyede 13 sayı atarak maçı uzatmaya götürmesi.
  • Geçtiğimiz 2 sezonda sadece 3 galibiyet alan Union Olimpija'nın 7 sezon sonra Top 16'ya kalması.
  • Jeremy Pargo'nun muazzam smacı.
  • Fenerbahçe Ülker ve Efes Pilsen'in seyirci ortalamalarının tüm Euroleague'de ilk 4'de olması.
  • Son 8 yıldır Final Four'a kalan CSKA'nın bu sezon Top 16'ya dahi kalamaması.
  • Avrupa'nın en saygın koçlarından Dusko Vujosevic'in CSKA'da istenilen başarıları yakalayamaması ve kovulması.
  • Cibona'daki maddi kriz.
  • Euroleague'de çok iyi performans sergileyen Zalgiris'in koçunu Aco Petrovic'in kovulması.
  • Efes Pilsen'in kendi evinde 5 maçta 5 galibiyet, deplasmanda ise 5 maçta 5 mağlubiyet alması.
  • Teletovic'in Zalgiris maçında kaydettiği 9 isabetli üçlük ile Euroleague'deki rekoru egale etmesi. Ayrıca bu rekoru yeni üçlük çizgisinin arkasından attığını hatırlatalım.
  • Paylaşılamayan Milan Macvan'ın Maccabi'ye transfer olması.

Normal Sezonun En Güzel Hareketi

Read more...