Doğum Günün Kutlu Olsun Ado !

31 Mart 2010 Çarşamba

Efes Pilsen'in görülmeyen kahramanı... Emekçisi... Takımın malzeme sorumlusu Adnan Güney ağabeyimizin doğum günüymüş. İtiraf ediyorum ben de geç öğrendim, sağ olsun Sinan Güler twitter'da video paylaşınca. :)

Doğum günün kutlu olsun Adnan Abi... Yeni yaşın sağlık, mutluluk, huzur ve başarı getirsin.. :)

Ve şimdi oyuncuların ona hazırladığı sürpriz doğum günü geliyor ekrana... :)

Read more...

Ufuk Sarıca Röportajı (Salsabasket Özel)

26 Mart 2010 Cuma


Merakla beklenen Ufuk Sarıca röportajı gerçekleşti. Efes Pilsen'in mutfağından samimi cevaplar, başarısız geçen bir sezonun ardından. (Ardından diyorum çünkü TBL beni pek kesmiyor.) Kafalardaki bir çok sorunun cevabı burada. Hiç vakit kaybettirmeden sizi şöyle alalım.

Read more...

Sen Çok Mülayimsin Sen Git!

19 Mart 2010 Cuma

Sürpriz bir bilet mi var demiştim. Rakocevic ve Popovic'in gitmeyeceğini, forvet bölgesindeki bolluktan dolayı bir forvetin hatta bir Amerika'lının gidebileceğini düşünmüştüm. Adayım da Shumpert'tı. Nachbar ise çok formdaydı ancak Shumpert'ın torpiline kurban gitti ve rotasyon dışına itildi. Birkaç günden beri de dış basın Nachbar'ın gideceğini yazıyor. Bugün ise burada Nachbar'ın sözleşmesinin feshedildiğini yazılmış.

Kulüp tarihinin en kariyerli oyuncularından biriydi Nachbar. Geldiğinin de ona dediklerimi hatırlıyorum da... "Efes Pilsen efsaneleri sever. Bir çok efsaneye sahiptir bu kulüp ve sen de o efsanelerden biri olacaksın" demiştim. Teşekkür edip, umarım dediğin gibi olur demişti. Bu sene ne umduysak tersi oldu zaten...

Bu arada şu ana kadar bir yalanlama gelmedi kulüpten. Fırtına öncesi sessizliği galiba...

Not: Ayrıca haberde Galatasaraya Cafe Crown'un Santiago ile ilgilendiği belirtilmiş. Bunu biliyoruz zaten.

Read more...

Partizan Maccabi'yi Bekliyor

18 Mart 2010 Perşembe

Bu sezonun flaş takımı Partizan çeyrek finalde karşılaşacağı Maccabi'ye bileniyor. Şu ana kadar karşılarına gelen 8 takımı da devirebilmeyi başardılar. Koleksiyona 9. takımı ekleme çabası içindeler. Serinin 3. ve gerek duyulursa 4. maçlarını geçen sene seyirci rekoru kırdıkları Belgrad Arena'da oynayacaklar. Geçen sene Partizan bu salonda Panathinaikos'u devirirken 22567 kişi salonu doldurmuştu. Bakalım bu sene de bir rekora daha imza atabilecekler mi? Daha da önemlisi bu maçlar sonunda bu sezon hak ettikleri Final Four'a çıkabilecekler mi?





















  
Link

Read more...

Salsabasket'ten Ufuk Sarıca Röportajı

16 Mart 2010 Salı

Türkiye'nin en çok okunan basketbol sitelerinden birisi olan www.salsabasket.net'in bu seferki konuğu Efes Pilsen takımının yardımcı antrenörü Ufuk Sarıca. Sorularınızı şuradan yöneltebilirsiniz Ufuk Hoca'ya. Heyecanla bekliyorum, müthiş bir röportaj olacağı kesin. Şimdiden teşekkürler Anıl...

Read more...

Lütfen Daha Sonra Tekrar Deneyiniz

13 Mart 2010 Cumartesi


Kulübün resmi sitesindeki hata bütün seneyi özetlemiş aslında. Akşam siteye girecektim, bu hata ile karşılaştım. Bir anda sezon öncesinde bu kadro kurulduğundaki hayallerimiz aklıma geldi... Ben de Final Four Paris 2010'u yapıştırıverdim. Bercy'i laciverte boyacaktık hani?

Read more...

Ya Bu Popovic İyi Oyun Kurucu Galiba ?

12 Mart 2010 Cuma

Sezon ortasında gelmişti takıma Bojan. Ender ve Kerem'in beklentileri karşılayamamasından ve güven vermemesinden dolayı transfer edilmişti. Transferi gerçekleştiğinde takım arkadaşları tarafından biraz da dışlanmıştı, en azından soysal paylaşım sitelerine yansıyanlardı bunlar. O belki de bunların hiç farkında olmadı ama... Olduysa da hiç belli etmedi, oyununa baktı. Az da süre verilse verilen görevi yerine getirmeye çalıştı sürekli. Ne koça ne de takım arkadaşlarından birine çemkirdiğine falan da tanık olmadık.

Biraz gözden uzaktı. Gönülden de ırak oldu hal böyle olunca. Kimi onu 3.sınıf guard ilan etti kimi ise Efes'in yükünü kaldıramaz dedi. Avrupa'nın en üst seviye guardlarından olmasa da iyi bir guard olduğunu dünkü yazıda da dedim. Sezon ortasında ondan daha iyi Avrupalı bir guard bulmak imkansızlıktı bence. Efes'in bu sene başarısızlığında onun yetenekleri ve mücadelesi kayboldu gitti ama.. Hatta birçoğuna göre Santiago'nun ardından gidecek ikinci yabancı olması gerektiği vurgulandı.

Dün dedikoduların hepsine kulak tıkayan ve gücünü maksimum bir şekilde sahaya yansıtan bir oyuncu vardı sahada, Efes Pilsen formalı. Bojan Popovic !


Mücadeleden hiç ama hiç kaçmadı. Aklı başında oyunu ve savunması ile takımı ayakta tutmaya çalıştı. Müthiş saha görüşüyle takım arkadaşlara çok güzel paslar verdi. Bazı asist oldu bazısı da harcandı gitti. Ama özetle; "Yabancılar Türkler kadar mücadele etmez." , "Kerem ve Ender dururken bu takımda işi ne?" , "3.sınıf bir guard" gibi sözlerinin dile getirildiği ortamda o sözlere inat Bojan Popovic dün sahada Efes Pilsen'i en iyi temsil eden oyuncuydu.

Başlığa bakınca başlıktaki bu sözün Nur Germen'in olduğunu düşünebilirsiniz ama değil. Saygı duyduğum bir Efesli arkadaşımızın sözü. Orjinal içeriği ise şöyle:

"Ya bu Popovic iyi oyun kurucu galiba. Ender'den sonra girince mi iyi gözüküyor yoksa anlamadım ki. Kararsız  Yok göndermesinler bu adamı yaa... "

Dün kenara geldiğinde 10 kişiden sopayla dayak yemiş gibi bir görüntüsü vardı. Zaten yüzünün o görüntüsü herşeyi açıklıyor. Dünkü oyunundan dolayı ve genel olarak mücadelenden ve Efes Pilsen'e uygun duruşundan dolayı sana teşekkür ediyorum Bojan Popovic...


Yazıyı bu video ile bitireyim istedim...



Link

*Teşekkür: Söz için Ercan'a, video için Sertaç'a, fotoğraflar için ise Aykut ve Mali'ye teşekkür ederim.

Read more...

Avrupa'da 4. Olduk!

Kazananın grup sonuncusu olmayacağı hatta bir sonraki sene 3.torbadan kuralara gireceği bir maçtı. Gemileri yaktıktan sonra sandalı kurtarma derdiydi belki de Efes için... Pianigiani'nin ise 200. galibiyetini alma derdiydi... Koç Ergin Ataman ve Thornton'un eski takımlarına karşı maçıydı...

Maçın detaylı analizine girmek istemiyorum. Efes Pilsen bugün galip gelseydi de yine detaylı bir analiz yapmazdım. Çünkü Efes Pilsen'i bugün böyle bir "prestij" mücadelesine çıktığını görmek beni fazlasıyla üzüyor. Zaten bakıldığında da sezonun bir çok maçıyla benzer özellikler taşıyan bir maçtı. Yine son dakikalarda kafa kafaya giden ama sonunda da kaybedilen bir maçtı. Yine MVP çıkardığımız bir maçtı...

Sezona Final "4" hedefiyle giren bir takımın Top 16'da grup "4." olması üzerine söylenecek pek fazla bir şey yok, şu aşamada. Bugün "prestij mücadelesini" de kaybettik. Son iki senede olduğu gibi...

Efes Pilsen hücrelerinin tekrardan oksijenle buluşmasını diliyorum...

Not: Aslında herşey o kadar kötü değil, hayırlara da vesile olduk. Bu maçtan sonra Simone Pianigiani'nin kariyerindeki 200. galibiyetinin karşısında Montepaschi Siena: 93 - Efes Pilsen: 87 yazıyor. Kariyerinde %85 gibi bir galibiyet yüzdesi var. Güzel bir yüzde yakalamış başarılı koç, tebrik ediyorum...

Read more...

Sürpriz Bir Bilet Mi Var?

11 Mart 2010 Perşembe

Engin Özerhun, Santiago ile beraber bir yabancıyla daha yolların ayrılacağını söylemişti. Santiago takımdan ayrıldığını dün söylemiştim. Peki ya sıra kimde? Herkes ağız birliği etmişçesine "Rakocevic ya da Popovic" diyor.

Açıkçası ben inanmıyorum bu dedikodulara. Düşününce saçma geliyor bana. Rakocevic büyük beklentilerle ve yüksek rakamlarla transfer edilmişti. Bekleneni veremediği aşikar ancak çok büyük bir oyuncu olduğu da gerçek. Ergin Ataman'ın sisteminde ön plana çıkamadı... Zaten statik hücumlarda ön plana çıkması zordu, istediği boş şutları bulamadı ve genel olarak ritmini de kaybetti. Daha çok bireysel zorlamalara yönelince hepten dibe vurdu yıldız oyuncu. Rakocevic'in "Hiç bir yere gitmeyeceğim, şampiyonluğun kazanılmasına yardımcı olacağım." dediğini şahsen biliyorum.

Popovic ise Kerem ve Ender'in beklentileri karşılayamaması üzerine transfer edilmişti. Sisteme adapte olması bir point guard olarak zordu. Pek etliye sütlüye karışmasa da sahada olduğu zamanlar Kerem ve Ender'e göre daha güven veriyor, bana kalırsa. Bence Euroleague'in üst düzey guardlarından biri olmasa da ortalamanın biraz üzerinde bir guard. Henüz ligde forma giyemese de Ender'in ve Kerem'in oyunlarındaki düşüş ona ihtiyaç yaratabilir. Zaten kontratı da 1.5 yıllık yapılmıştı.

Kasun'un zaten gideceğine ihtimal vermiyorum. Nachbar da keza öyle. Geriye kalıyor 3 Amerikalı... Ve bana kalırsa da bir Amerikalı ile yollar ayrılacak.

Thornton, Ergin Ataman'ın sisteminin en önemli dişlerinden birisi, gitme ihtimali çok zor bence. C.Smith ise bence Efes'in önemli ve istikrarlı oyuncularından biri. Yaşına rağmen müthiş takımın en iyi savunmacılarından, gitmesi kan kaybettirir.

Geriye tek bir Amerikalı kaldı... Bostjan Nachbar'ın kendisine şansını iyi bir şekilde değerlendirmesinden sonra atıl duruma geçen Shumpert. Bana göre yabancılar içerisindeki en zayıf halka. Geçen sene final serisinde çok önemli görevleri yerine getirse de şu ara beklentileri karşılayamıyor. Şutları girmeyince de sistem de pek fazla rol üstlenemiyor. Özellikle kötü savunması ise en büyük dezavantajlarından. Sanırım sezon sonu da kontratı bitecek. (Yanılıyor olabilirim.) Bu veriler üst üste koyulduğunda benim adayım açık ara Shumpert... Bakalım giden kim olacak? Bu akşamki maçta da belli olur zaten...

Read more...

Euroleague'de lisans mı iptal ediliyor?


Euroleague'in 2011-2012 sezonunda Avrupa'da en kötü sonuçları alan takımlardan birinin lisansını iptal edeceği zaten biliniyor. Top 16'ya kalamayan Lottomatica Roma ve Fenerbahçe Ülker şimdilik bu potaya düşme tehlikesiyle en çok yüz yüze kalan takımlar. Fakat Euroleague'in lisans iptali için 2012 yazını beklemeyebileceği kulislerde konuşulmaya başlandı bile. Kulüplerin ekonomisi ve yerel liglerinde aldığı sonuçları yakından takip eden yönetim, bu iki alandan birinde başarısız olan kulübün lisansını hemen iptal edecek.
Kriterlerden biri kendi yerel liginde ortanın üstünde olmak. Bu yüzden ACB'de 6. sıradaki Unicaja Malaga, 11. sıradaki DKV Joventut ve 5. sıradaki Cajasol'ün durumu tehlikeli. ACB'deki son maçını Bilbao'ya karşı oynayan Malaga kaybetmesine rağmen ligdeki yeri değişmedi. Ama bugün Euroleague'deki son maçında Prokom'u yense de, yenmese de ACB'de alacağı sonuçlar kaderini belirleyecek.
Yazın 13. takım olarak Euroleague A Lisansı çıkan Malaga'dan daha kötü durumda olan tek bir takım var. O da 16 takımın mücadele ettiği İtalya Ligi'nde sekizinci sırada yer alan Lottomatica Roma. Eğer Roma takımı birkaç yenilgi daha alırsa playofflara kalamayacak ve bu da onun Euroleague'deki sonunu getirecek. Çünkü geriye kalan Euroleague takımlarının hepsi ülkelerinde liderlik için yarışıyor. Beko Basketbol Ligi'nde zaten Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker aynı puanda; İspanya'da Barcelona, Caja Labarol ve Real Madrid ilk üç sırada; Yunanistan'da Panathinaikos ve Olympiacos'da da durum farklı değil. CSKA Moskova 15-1, Maccabi Tel Aviv 13-1'le liglerinde liderken, Zalgiris de 16-1'le Litvanya'da ikinci sırada.
Risk altında olan takımlar Euroleague maçları sona erse de, bu Avrupa mücadelesini sürdürmeye devam edecekler. Malaga'nın Rakocevic için bu hafta içinde tekrar Efes Pilsen'e teklif sunduğu iddialarının da dayanağı bu nokta olabilir. (Önceki gün İspanyol basınında Euroleague defterini kapattığı için Santiago dışında bir oyuncusunu daha serbest bırakacak olan Efes'in üstündeki maddi yükü azaltmak ve kendi kadrosunu güçlendirmek için Malaga'nın son teklifini sunduğu iddia edilmişti.)

Read more...

Hoşçakal Santiago




Bu sene Efes Pilsen'de bekleneni veremeyen oyunculardan biriydi Daniel Santiago. Sözleşmesi sadece Euroleague maçlarını içeriyordu Porto Riko'lu pivotun. Takım çeyrek finale kalamadığından dolayı son maçı olacaktı Montepashi Siena maçı tecrübeli oyuncunun. Ancak beklenenden biraz daha hızlı oldu bu ayrılık ve Siena deplasmanına götürülmedi tecrübeli oyuncu. Belki de bavulları toplaması için?

Santiago'nun takımdan ayrılacağı anlaşılınca ilk teklif Joventut Badalona'dan geldi. Eurocup'dan elenen Badalona'nın tek hedefi ACB'de üstlere doğru tırmanmak. Ligde şu anda 11 galibiyet - 13 mağlubiyet ile 11.sırada bulunan Joventut özellikle hücumda katkı için istiyormuş bu transferi. Badalona'nın bir diğer tercihi ise CSKA'lı Pop Mensah-Bonsu imiş... Ancak Mensah-Bonsu'nun bu gece harika bir performans göstermesi bu olasılığı çürüttü ve bir bakıma da Santiago transferini kesinleştirdi, bana kalırsa. Haberin linkleri şöyle efendim..
Link1
Link2

Nadir de olsa "Danyeeel...Danyeeel..." dedirttin bize. Hele o Real Madrid maçındaki son saniye üçlük deneyişin... Akatlar deplasmanı çıkışında elinle bizlere öpücük yollamanı zaten hiç unutmayacağız. Kısa bir ziyaret oldu ama unutulmaz anılar bıraktın bizde. Senin gibi sıcak kanlı birini tanıdığımız için mutlu olduk biz... Teşekkür ederiz herşey için. Yolun açık olsun...

Read more...

Euroleague Top 16 - 6. Hafta(10-11 Mart 2010)

10 Mart 2010 Çarşamba

 
10 Mart 2010 - Çarşamba
19:15 CSKA Moscow - Zalgiris

11 Mart 2010 - Perşembe
19:00 Panathinaikos - Maroussi BC    
20:15 Asseco Prokom - Unicaja Malaga
20:15 Caja Laboral - Cibona Zagreb
20:15 BC Khimki - Olympiakos   
21:45 Regal FCB - Partizan
21:45 Montepaschi Siena - Efes Pilsen
21:45 Real Madrid - Maccabi Electra

Read more...

Reyes Yolcu Mu?

9 Mart 2010 Salı


İspanyol basını bugün Real Madrid performansı her geçen gün artan Sergio Llull'a sözleşmesini uzatmak üzere özel bir teklif götürdüğünü yazdı. Ancak görünen o ki bu sözleşme bu sezon beklentileri tam karşılayamayan kaptanın sonunu hazırlayacak.
Llull geçen sezondan bu yana Euroleague maçlarındaki istatistiklerini 6.9 sayı ve 2.2 asistten, 8.8 sayı ve 2.7 asiste yükselterek takımı sırtlayan oyuncular arasına girdi. Messina da öğrencisinin bu başarısından dolayı sözleşmesini 2011'e kadar uzatmak istiyor. Hakları Rockets'da bulunan 22 yaşındaki genç oyuncu da oraya gitmeden önce Avrupa'da kendini iyice geliştirmek istediğini her fırsatta dile getiriyor. Bu da tabii ki Real Madrid'in işine geliyor, çünkü sözleşme büyük ihtimalle uzatılacak.

Fakat öte yanda kaptan Felipe Reyes'in akıbeti ise belirsiz. Reyes'in istatistikleri ligde 16.3 sayı ve 9.4 ribaunddan, 7.5 sayı ve 3,9 ribaunda; Euroleague'de ise 13.4 sayı 6.5 ribounddan, 7.2 sayı ve 4.9 ribaunda düştü. Zaten kendisi de Kral Kupası oynanırken Messina'nın sistemine alışmakta zorluk yaşadıklarını açıkça söylemişti. Ekim 2007'de uzattığı sözleşmeyle 2 milyon Euro'yla takımın en pahalı oyuncusu haline gelen Reyes'e görünen o ki kapı gösterilecek.

Şimdiki tabloya göre kaptan daha ucuz bir pivotla değiştirilecek, Llull ise yoluna daha yüklü bir maaşla devam edecek.

Read more...

Önderabi'den İnciler #1: Ataman Tutaman!

8 Mart 2010 Pazartesi

Efes’in sorunu keşke koç veya oyuncu yollamak ile çözülebilecek kadar basit bir sorun olsa.

Sanayide, uzun soluklu bir yarışa girmiştik. Aradan bir süre geçtikten sonra, Tuncay Özilhan, bu yarışı, spor alanların da taşımamız için bir öneride bulundu. Tuncay, Amerika’da tahsilini bitirip geldikten sonra, Bira Grubu’nun Genel Müdürü olunca, İzzet Bey’le beni bir basketbol kulübü kurmakta ikna etti. Biz sadece sanayi tesisleri kurma işinden anlıyorduk. Tuncay ise, bize, hiç aklımızın ermediği bir alanı işaret ediyordu..

Bu spor meşgalesi, getiri olan bir iş değildi. Önce biraz direndik. Ama Tuncay Özilhan, bütün maharetini ve ikna gücünü kullanarak, babasıyla bana, “Peki, biz de bir spor kulübü kuralım” dedirtmeyi başardı. Şimdi, o istedikçe biz veriyoruz parayı..” *

Yukarıdaki satırların yazarı sayın Kamil Yazıcı’dır. Pek bilinmez ama, Yazıcı ailesi Anadolu  Holding’in üçte ikisine, Özilhan ailesi ise üçte birine sahiptir.**

Demek istediğim şu ki, “Şimdi o istedikçe biz veriyoruz parayı” günleri çok geride kalsa da, kanımca Efes, hala o günlerdeki gibi yönetiliyor. Ve fakat artık, sayın Özilhan artık sadece Bira Grubu’na bakmıyor, koskoca bir holding yönetiyor.. Basketbol takımına ayıracak pek vakti yok. Tabi bu durum da, bünyeye zarar Tuncaysilin terkipleri ortaya çıkarıyor doğal olarak.

Genel kanının aksine, “şu yapılsın! bu gönderilsin! o alınsın!” muhabbeti ile hiç işim olmaz. Herkesin koç, herkesin genel menajer olduğu bu alemde bana laf söylemek düşmez. Ben taraftarım, o kadar. Ve fakat, taraftar olmam büyük resmi görmeye çalışmama engel değil…

Maruzatım budur.. 

Önder Sarıkaya



* Kamil Yazıcı. Ortak Akıl : Tahtakale’deki Bir Hırdavatçı Dükkanından Anadolu Holding’e
   Uzanan Azmin Öyküsü. 2007, s.116
** Age, s. 74-75

Read more...

Başarısızlık

Yoğunluktan dolayı yine ihmal ettik blogu. Gerçi yazacak şeyler de pek iç açıcı olmayınca insan daha da tembel oluyor. Bir ara çok detaylı yazacağım diye düşünmekteyim. Belki büyüklerimize de danışırız, onların uzman görüşlerini alırız. Bakalım... Ama özetin özeti değişim şart... Efes Pilsen hücrelerinin tekrar oksijenle buluşması gerekiyor.Yoğunluktan dolayı yine ihmal ettik blogu. Gerçi yazacak şeyler de pek iç açıcı olmayınca insan daha da tembel oluyor. Bir ara çok detaylı yazacağım diye düşünmekteyim. Belki büyüklerimize de danışırız, onların uzman görüşlerini alırız. Bakalım... Ama özetin özeti; Efes Pilsen hücrelerinin tekrar oksijenle buluşması gerekiyor.

Read more...

Efes Pilsen - Real Madrid (Maç Öncesi Analizi)

4 Mart 2010 Perşembe

İlk maçta deplasmanda 77-70'lik skorla boyun eğdimiz Real Madrid'i bu akşam saat 20.15'de Abdi İpekçi Spor Salonu'nda ağırlıyoruz. İki takımda da önemli bir eksiklik yok.

Kısaca şöyle bir değineyim istedim, bugün neleri yapmamız ve neleri yapmamamız gerekiyor. Öncelikle guard eşleşmesinden başlayalım... Sergio Llull... Son zamanları formda ismi. Oldukç hızlı ve atletik bir guard, bir o kadar aklı başında ve çok kritik şutları var. Llull dışındaki diğer guardlar ise oldukça yaşlı ve yavaş. Bu noktada Llull'un oyunda olmadığı zamanlar hızlı hücum etmemiz avantajımıza olacaktır, geri dönmede problem yaşayabilir Real Madrid. Llull'un oyunda olduğu zamanlarda ise tam aksine Llull'un hızını keserek işlevselliğini minimize etmeliyiz. Özellikle Popovic ile yeri geldiğinde tam saha baskı uygulayabiliriz.

2 numaralı pozisyonlarda da oldukça fazla seçeneği var Real Madrid'in. Bu takımdaki neredeyse tüm guardlar hem 1 hem de 2 numaralı ve hatta 3 numaralı pozisyonun yetersiz olmasından dolayı 3 numara pozisyonunu da oynayabiliyor. Net, güçlü, fark yaratacak bir forveti yok Real Madrid'in. Bana kalırsa yumuşak karınları da burası. Guard savunmasını iyi yapıp , 2 numara pozisyonunda da sert bir savunma direncimizin öncelikle olması gerekiyor. Kısa forvet pozisyonu ise bizim fark yaratacağımız pozisyon olmalı. Özellikle son zamanları formda ismi Bostjan Nachbar ile Real Madrid'i bitirebiliriz. Buna ek olarak C.Smith ve Thornton gibi oyunculardan da iyi destekler gelirse buradan çok ekmek yeriz gibi geliyor.

Real Madrid uzun rotasyonunu beğendiğim takımlardan biri. Reyes, Velickovic, Garbajosa önemli 4 numaralar. Pivot pozisyonunda ise D.Lavrinovic ve Ante Tomic çok etkili isimler. Dışarıdan şutu olan 4 numaralara ve Lavrinovic'e kolay şut şansı vermememiz gerekiyor. Bu konuda ayakları yavaş uzun oyuncularımızdan dolayı biraz zorlanabiliriz ancak bu sıkıntıyı aşarsak da fark yaratabiliriz. Özellikle Real uzunları şut ritmlerini bulamazlarsa gerçekten çok rahatlarız. Bu bağlamda maça sert ve etkili savunma ile başlamalıyız.

Bence bu maçın başı, sonu kadar kritik. Eğer Real Madrid uzunlarının şutları girmezse ve kısa oyuncuların savunması sert bir şekilde yapılırsa tıpkı Maccabi maçında olduğu gibi güzel bir başlangıç yapabiliriz maça. Reyes diğer uzunlara göre biraz daha farklı. Oldukça ribaundcu bir oyuncu. Basit hücum ribandları vermememiz gerekiyor. Maçın anahtarı kesinlikle savunma ve mücadele. Dışarda iyi savunma ve içerde de korakor mücadele bize maçı getirecektir. Temposu düşük bir maç olmasını bekliyorum. 60-70 skorlarda bitebilir. 7 sayı fark atmak temposu düşük maçlarda biraz zor olsa da bir ara tempoyu arttırıp öldürücü darbeyi vurabiliriz. Umarım her şey istediğimiz gibi olur, muhteşem bir atmosferde Real Madrid'i yedinin üzerinde bir fark ile yener evine yollarız...

Read more...

Euroleague'de Gecenin Değerlendirmesi (3 Mart 2010)

Cibona Zagreb: 82 - BC Khimki: 63
Cibona Zagreb , Partizan , Zalgiris... Bu tarz takımları seviyorum. Euroleague'i Euroleague yapan takımlar bence bu takımlar. Tabii ki  bu takımların ekol ülke takımları olması şaşırılacak bir durum değil. Hem oyuncu yetiştirip hem de her sene belli bir seviyeye geliyorlar, sürpriz galibiyetlerle hesapları alt üst ediyorlar.. Bugün de ne hayallerle gelmişti Khimki... Ama o hayallere izin çıkmadı Zagreb'den. Cibona maça hızlı başlarken Khimki ise bir türlü istediği oyunu sahaya yansıtamadı. Bunda Cibona'nın mücadelesinin ve sert savunmasınında payı var, nitekim 2. periyot sadece 8 sayı yedi Cibona ve olayı ilk yarıda bitirdiler. 2. yarı da Khimki'ye karşı üstünlükleri devam etti ve sonuçta da 19 sayılık bir fark oluştu. Cibona adına Bojan Bogdanovic 6/6 üçlük atarak galibeyetin baş mimarı oldu. 9 da ribaundu var genç forvetin. Bogdanovic'in bu hafta EFC'de en çok asıldığım oyuncu olması da bana ekstra mutluluk ve gurur yaşattı. Bogdanovic'e Jamont Gordon ve Marko Tomas (her ne kadar 1/7 üçlük atsa da) da skor anlamında yardım ettiler.

Daha önce de belirttim Cibona gayet genç ve yetenekli bir kadro. Özellikle Jamont Gordon ve Bojan Bogdanovic gibi yaşlarına göre oldukça olgun basketbol anlayışı olan oyuncuları en büyük avantajlarından. Sakat olan Marin Rozic ve Marko Tomas da takımın en önemli silahları. 90 doğumlu uzunlar Radosevic ve Zubcic ise gelecek vaad eden isimler. Andric kalbur üstü bir uzun. Bana kalırsa, Cibona elindekilerin kıymetini bilir ve mevcut eksiklerini giderirse seneye çok daha güçlü bir takım olur. Ama ellerindeki yetenekleri tutabilmeleri zor gibi duruyor. Aslında un var, yağ var, şeker var... Bir de bunları yumurta ile kıvama getirirlerse çok güzel bir kek çıkartabilirler ortaya...

Cibona bu müthiş galibiyet ile işleri hepten karıştırdı. Eğer bir de bugün Caja Laboral Olympiakos'a kaybederse haftaya herşey bambaşka olur. Her şey yeniden başlar. Cibona haftaya Caja Laboral'ı deplasman da iki sayı farkla yenerse Olympiakos da Khimki'yi devirirse Cibona grup ikinci olarak çeyrek finale çıkar. Tarafımı belli edeyim, umarım böyle olur. :) Bu arada maçın detaylı istatistikleri burada.

Zalgiris: 93 - Asseco Prokom: 88
İlk yarıyı Zalgiris 50-34 önde kapatınca acaba dedirtti ister istemez. Ancak bu ivmeyi 2. yarıda devam ettiremediler ve sadece 5 sayı farkla kazanabildiler. Yine de kendi evlerinde özellikle tüm umutlar yitirilmişken kazanmak teselli ikramiyesi gibi oldu taraftara. Zor bir dönemden geçiyordu Zalgiris ama yine de maksimum mücadeleyi gösterdiler. İşte böyle performansları her zaman takdir ediyorum. Çünkü basketbolun güzelliği mücadelede saklı ve son ana kadar mücadele etmek gerek bence. Bu yüzden bir tebriği hakediyor Zalgiris. Maçı ara ara izleme şansım oldu. Zalgiris ilk yarı çatır çatır oynadı. Takım gibi oynadı. Zalgiris de oyuna giren her oyuncunun sayı yaptığını söyliyeyim. Zaten skorda dengeli bir şekilde dağıldı. Zalgiris adına Marcus Brown'un haftalar sonraki böylesine üst düzey performası sevindiriciydi. Kalnietis de son haftalarda biraz daha istikrarlı. Geç kaldılar ama... Detaylı istatistik burada.


Maroussi BC: 58 - Regal Barcelona: 85
Söylenecek çok fazla şey yok açıkçası. Zira kulübün resmi sitesi de "sınıf farkı" diye açıklamış olayı. Barça skorda olduğu gibi sahada da ters düz etti Maroussi'yi. Sadece ilk periyot direnebildi Maroussi. Sonrasında ise tam anlamıyla duvara çarptılar. 2.periyot sadece ve sadece 3 (yazı ile üç) sayı bulabildiler. Yine de gruptan çıkma ihtimalleri var, hatta Partizan'a göre daha yüksek bile diyebiliriz. Partizan, Panathinaikos'u yenerse kendi kaderini kendi belirler yenemezse son maçlara kalır olay. İşte o evsanevi istatistikler.



Unicaja Malaga: 70 - CSKA Moscow: 76
Unicaja 2. torbadan katılmıştı bu gruba ama işler hiç istedikleri gibi gitmedi. Reneses delirse şaşırmam. Gruptan çıkmasına garanti gözüyle bakılan takımın aldığı tek bir galibeyet var, kendi evinde ve kağıt üstünde grubun en kötü takıma karşı. Bugün çok ilginç maç olacağı kanısındaydım, her ne kadar Prokom'u çıkacağına kesin gözüyle baksam da en azından bugün güzel bir maç olacağı düşünüyordum. CSKA kısalarıyla, Malaga da uzunlarıyla fark yaratabilir düşüncesindeydim ama gerçekleşmedi. Freeland ve Archibald'ın attıklaro toplam sayı sadece 3. Böyle bir durumda Malaga'nın kazanması neredeyse imkansız...

Direkt olarak sonuca bakılınca maçın çekişmeli geçtiğini düşünebilirsiniz ama CSKA hep açık ara üstündü maçta, ta ki Planinic 5. faülünü alarak kenara gelene kadar. Kim ne derse desin Planinic benim beğendiğim guardlardan bir tanesi. Eksikleri istikrarsızlık ve aklını yeteri kadar kullanamaması. Bugün de buna tanık olduk... Yani şu noktada CSKA adına yapılabilecek en büyük hataydı Planinic'in oyun dışında kalması ve gerçekleşti. Çok top kaybı yaptığı için eleştirilen Planinic çıkınca CSKA çok daha fazla top kaybı yaptı. Sürekli gelen ikili sıkıştırmalara karşı hatalar yaparak Malaga'yı oyuna ortak ettiler. Ancak en kritik zamanlarda Vorontsevich yetişti imdadına CSKA'nın... Hiç eli titremeden kullandı şutları. Malaga cephesinde ise saçma sapan hücumlar yapan ve yaptıran Omar Cook ise bu skorun mimarlarından oldu.

Bana göre CSKA şu anda Euroleague'in en iyi savuma yapan takımlarından. Aynı zamanda en iyi forvetlere onlar sahipler. CSKA'nın 3 silahşörüne destek gelince bambaşka bir takım oluyorlar. Kaun güzel bir maç çıkardı diyebiliriz ama gecenin yıldızı kesinlikle Vorontsevich'di. Yeteneklerini sundu bugün. Bu tarz performansları tekrarlayıp, oyununu geliştirse sadece CSKA'nın değil Avrupa'nın en önemli oyuncularından biri haline gelir. Detaylı istatistikler burada.

Read more...

Euroleague Top 16 - 5. Hafta(3-4 Mart 2010)

3 Mart 2010 Çarşamba

3 Mart Çarşamba

19:30 Cibona Zagreb- BC Khimki
19:45 Zalgiris Kaunas- Asseco Prokom
20:15 Maroussi BC - Regal Barcelona
21:45 Unicaja Malaga - CSKA Moscow

4 Mart Perşembe
20:00 Maccabi Tel Aviv - Montepaschi Siena
20:15 Efes Pilsen - Real Madrid (Sky Türk)
21:45 Partizan - Panathinaikos
21:45 Olympiakos - Caja Laboral

Read more...

Ricky Davis Telekom'da

Türk Telekom Serkan Erdoğan'ın Alicante'ye gitmesiyle bu pozisyona takviye yaptı. Bir dönemin NBA yıldızlarından Ricky Davis'i renklerine bağladı. R.Davis bir dönemin en önemli skorerlerinden biriydi. All-star olamadı ama o dönemde adaylar arasında yerini almıştı. Kariyerinde en önemli dönemleri Cleveland ve Boston'da yaşadı. Süper atletiktir, smaç yarışmasına katılmışlığı da vardır ama madara olmuştur. Gel gelelim ruhlar aleminde yaşamıyoruz, biraz da realiteye önem veririm... Kariyeri serbest düşüşte efendim... Hatta kariyer mi kaldı yau ? Ama ne olursa olsun BBL'nin Dünya çapında en çok tanınan oyuncusu. Oyunu konusunda hayal kırıklığı yaratabilir ancak kesinlikle renk getirecektir lige.

Fotoğraflarla Ricky Davis...







Kendisi Bob Sura gibi uyanıklardandır. Trible - Double yapmasına bir ribaund varken yaptığı hareket. Bknz: Jerry Sloan bakışı.




Link

Read more...

Konuşan Fotoğraflar # 2

1 Mart 2010 Pazartesi

MJ formayı formayı astı ve patron oldu.

Read more...

Biten Haftanın Ardından: Yeter Ulaaan!

Yalan yok, spor adına mükemmel bir haftasonu oldu, en azından benim için.. Kapanış da Panathinaikos - Olympiakos ve Kanada - USA maçlarıyla olunca unutulmaz bir bitiş oldu.

Basketbol anlamında dolu bir haftaiçinin ardından dolu da bir haftasonunu geride bıraktık. İlk olarak transferlere değineyim. Real Madrid'in yetenekli ama bench ısıtıcısı Vladimir Dasic oturduğu yerden kımıldadı ve Gran Canaria'ya kiralık olarak gitti. Bu arada Gran Canaria'nın evinde Caja Laboral'i 86-85 yendiğini ve Dasic'in de yaklaşık 12 dakika süre alıp 4sayı, 4 ribaund ürettiğini not olarak düşeyim.

Union Olimpia'nın serbest bıraktığı Vladimir Golubovic de Caja Laboral'in yolunu tuttu. Cibona ise Ivan Tomas'ı kadrosuna dahil etti.


İzleyebildiğim maçlara gelecek olursak ilk olarak temsilcimiz Efes Pilsen'in bu hafta Euroleague'deki rakibi Real Madrid'in maçını izledim. Real Madrid deplasmanda Alicante'yi 95 - 55 'lik skorla darma duman etti. İnanmayan buyursun. Messina herkese eşit süreler verirken Real olayı guardları Jaric, Llull ve Bullock ile bitirdi. Real'in takım olarak iyi oynadığı bir maçtı hem savunma da hem hücum da. Gerçi rakip tabi ki kendi ayarlarında değil ama yine de Efes Pilsen için göz korkutan bir tablo olduğunu söylemeliyim. Özellikle Llull perşembeden kalmışçasına iyiydi.


Sonlarına doğru da olsa Efes Pilsen - BJKCT maçını izleme fırsatı buldum. Bu maç 78 - 69 Efes Pilsen üstünlüğü ile sonuçlandı. Efes Pilsen adına maçın yıldızı kesinlikle Bostjan Nachbar'dı. Ergin Ataman'ın rotasyonunda kendine yer bulamayan ancak hırsı ve mücadelesi ile beğeni toplayan Boki uzunca bir süre sonra bugün bir lig maçında sahadaydı. Onun yerine bu hafta Rakocevic tribüne çıktı. Boki uzun bir aradan sonra forma giydiği bu ilk lig maçında 20 sayı 4 ribaundluk bir katkı verdi. Efes cephesinde Bootsy Thornton ve  Ender Arslan ise diğer parlayan isimlerdi. Özellikle Ender'in 8 asist yapması acaba başımıza bir felaket mi gelecek sorularını beraberinde getirdi. :) Efes 4.periyot işi sıkı tuttu ve bu da kazanması için yetti. 4.periyot skoru Efes Pilsen lehine 24-10.

İzlediğim diğer maç ise Panathinaikos - Olympiakos. Bu sezon yağmurlu havada bile su bulamayan PAO'nun bu maçta çok daha mücadeleci olacağını düşünmüştüm.  Kendi evinde olmaları ise bu mücadele dozajını arttırdı. Geçen haftanın ve hatta bütün bir senenin yorgunluğunu üzerinden en azından bir süreliğine atmak isteyen PAO maça iyi başladı ve maçı da öyle götürdüler. Özellikle Diamantidis bugün büyüleyici bir performans ortaya koydu. Diamantidis'e diğer kısalar da eşlik edince galibiyet kaçınılmaz oldu. Olympiakos'da da Bourousis ve Kleiza'nın yokluğu koç Giannakis'in elini kolunu bağladı ve 98 - 91 lik skorla ezeli rakiplerine boyun eğdiler. Bu sene umduğunu bulamayan, rakibi Olympiakos'a ezilmekten kurtulamayan Panathinaikos ise senede bir gün bile olsa rakibini devirmenin mutluluğunu yaşadı, Diamantidis'in "yeter ulaaan" diye haykırmasıyla.

Maça dair benim aklımda kalanlar Giannakis'in ve Drew Nicholas'ın hareketleriydi. Giannakis masa hakemlerine iyi giydirdi bugün. Haksız da sayılmaz hani. Önce molasını unuttular. Sonra da oyuncu değiştircekti, kaçırdılar. Haliyle sinirlendi saygı değer koç. Ama dikkatimi çeken başka bir şey de mola işaretini orta parmağıyla yapması oldu. Tabii öyle yaparsan mola vermezler dedirtti kendine. :)

Drew Nicholas'a gelirsek ise; iyi bir oyuncu olduğunu kabul ediyorum ancak aynı şeyi profesyonelliği ve sportmenliği için söyleyemeyeceğim. Efes'i yaptıklarından sonra benden oldukça beddua alan Nicholas, bugün de koyu bir Teodosic hayranı olarak benden oldukça küfür yedi. Maçın başında önce Teodosic'e hareket çekti, ardından da yaptığı bir smaç sonrası dönüp Teodosic'e bir şeyler söyledi. Ne diyeyim... Umarım belin doğrulmaz Drew Nicholas!

Bu maç devam ederken başlayan Kanada - USA hokey final maçı da adına yakışır bir maç oldu. 2-0 öne geçmesine rağmen 2. periyot kalesinde gol gören Kanada maçın bitimine 24.4 saniye kala 2. golü de yedi ve maç uzatmaya gitti. Uzatmada ise Crosby'nin altın golü ile altın madalyaya uzandılar. Toplamda da 14 altın madalya alarak rakiplerine göre pek de iyi bir misafirperverlik göstermediklerini söyleyebiliriz. Bu arada yeri gelmişken söyliyeyim; bu maçı Caner Eler gibi mükemmel bir spor adamından dinlemek bir ayrıcalıktı. Bence kesinlikle Türkiye'nin en all-around spor yorumcusu. Ona da buradan teşekkürlerimi ve tebriklerimizi gönderelim. Twitter'dan takip etmeninizi şiddetle öneririm.

Evet, saygı değer takipçi... Yorucu bir haftayı geride bıraktık ama yorucu olduğu kadar güzeldi de. Umarım önümüzdeki hafta da öyle olur. Ama ben şimdilik uykusuzluğuma "yeter ulaaan" diyerek yatağımdaki yerimi alıyorum. Esen kalın efendim...

Read more...