Biten Haftanın Ardından: Yeter Ulaaan!

1 Mart 2010 Pazartesi

Yalan yok, spor adına mükemmel bir haftasonu oldu, en azından benim için.. Kapanış da Panathinaikos - Olympiakos ve Kanada - USA maçlarıyla olunca unutulmaz bir bitiş oldu.

Basketbol anlamında dolu bir haftaiçinin ardından dolu da bir haftasonunu geride bıraktık. İlk olarak transferlere değineyim. Real Madrid'in yetenekli ama bench ısıtıcısı Vladimir Dasic oturduğu yerden kımıldadı ve Gran Canaria'ya kiralık olarak gitti. Bu arada Gran Canaria'nın evinde Caja Laboral'i 86-85 yendiğini ve Dasic'in de yaklaşık 12 dakika süre alıp 4sayı, 4 ribaund ürettiğini not olarak düşeyim.

Union Olimpia'nın serbest bıraktığı Vladimir Golubovic de Caja Laboral'in yolunu tuttu. Cibona ise Ivan Tomas'ı kadrosuna dahil etti.


İzleyebildiğim maçlara gelecek olursak ilk olarak temsilcimiz Efes Pilsen'in bu hafta Euroleague'deki rakibi Real Madrid'in maçını izledim. Real Madrid deplasmanda Alicante'yi 95 - 55 'lik skorla darma duman etti. İnanmayan buyursun. Messina herkese eşit süreler verirken Real olayı guardları Jaric, Llull ve Bullock ile bitirdi. Real'in takım olarak iyi oynadığı bir maçtı hem savunma da hem hücum da. Gerçi rakip tabi ki kendi ayarlarında değil ama yine de Efes Pilsen için göz korkutan bir tablo olduğunu söylemeliyim. Özellikle Llull perşembeden kalmışçasına iyiydi.


Sonlarına doğru da olsa Efes Pilsen - BJKCT maçını izleme fırsatı buldum. Bu maç 78 - 69 Efes Pilsen üstünlüğü ile sonuçlandı. Efes Pilsen adına maçın yıldızı kesinlikle Bostjan Nachbar'dı. Ergin Ataman'ın rotasyonunda kendine yer bulamayan ancak hırsı ve mücadelesi ile beğeni toplayan Boki uzunca bir süre sonra bugün bir lig maçında sahadaydı. Onun yerine bu hafta Rakocevic tribüne çıktı. Boki uzun bir aradan sonra forma giydiği bu ilk lig maçında 20 sayı 4 ribaundluk bir katkı verdi. Efes cephesinde Bootsy Thornton ve  Ender Arslan ise diğer parlayan isimlerdi. Özellikle Ender'in 8 asist yapması acaba başımıza bir felaket mi gelecek sorularını beraberinde getirdi. :) Efes 4.periyot işi sıkı tuttu ve bu da kazanması için yetti. 4.periyot skoru Efes Pilsen lehine 24-10.

İzlediğim diğer maç ise Panathinaikos - Olympiakos. Bu sezon yağmurlu havada bile su bulamayan PAO'nun bu maçta çok daha mücadeleci olacağını düşünmüştüm.  Kendi evinde olmaları ise bu mücadele dozajını arttırdı. Geçen haftanın ve hatta bütün bir senenin yorgunluğunu üzerinden en azından bir süreliğine atmak isteyen PAO maça iyi başladı ve maçı da öyle götürdüler. Özellikle Diamantidis bugün büyüleyici bir performans ortaya koydu. Diamantidis'e diğer kısalar da eşlik edince galibiyet kaçınılmaz oldu. Olympiakos'da da Bourousis ve Kleiza'nın yokluğu koç Giannakis'in elini kolunu bağladı ve 98 - 91 lik skorla ezeli rakiplerine boyun eğdiler. Bu sene umduğunu bulamayan, rakibi Olympiakos'a ezilmekten kurtulamayan Panathinaikos ise senede bir gün bile olsa rakibini devirmenin mutluluğunu yaşadı, Diamantidis'in "yeter ulaaan" diye haykırmasıyla.

Maça dair benim aklımda kalanlar Giannakis'in ve Drew Nicholas'ın hareketleriydi. Giannakis masa hakemlerine iyi giydirdi bugün. Haksız da sayılmaz hani. Önce molasını unuttular. Sonra da oyuncu değiştircekti, kaçırdılar. Haliyle sinirlendi saygı değer koç. Ama dikkatimi çeken başka bir şey de mola işaretini orta parmağıyla yapması oldu. Tabii öyle yaparsan mola vermezler dedirtti kendine. :)

Drew Nicholas'a gelirsek ise; iyi bir oyuncu olduğunu kabul ediyorum ancak aynı şeyi profesyonelliği ve sportmenliği için söyleyemeyeceğim. Efes'i yaptıklarından sonra benden oldukça beddua alan Nicholas, bugün de koyu bir Teodosic hayranı olarak benden oldukça küfür yedi. Maçın başında önce Teodosic'e hareket çekti, ardından da yaptığı bir smaç sonrası dönüp Teodosic'e bir şeyler söyledi. Ne diyeyim... Umarım belin doğrulmaz Drew Nicholas!

Bu maç devam ederken başlayan Kanada - USA hokey final maçı da adına yakışır bir maç oldu. 2-0 öne geçmesine rağmen 2. periyot kalesinde gol gören Kanada maçın bitimine 24.4 saniye kala 2. golü de yedi ve maç uzatmaya gitti. Uzatmada ise Crosby'nin altın golü ile altın madalyaya uzandılar. Toplamda da 14 altın madalya alarak rakiplerine göre pek de iyi bir misafirperverlik göstermediklerini söyleyebiliriz. Bu arada yeri gelmişken söyliyeyim; bu maçı Caner Eler gibi mükemmel bir spor adamından dinlemek bir ayrıcalıktı. Bence kesinlikle Türkiye'nin en all-around spor yorumcusu. Ona da buradan teşekkürlerimi ve tebriklerimizi gönderelim. Twitter'dan takip etmeninizi şiddetle öneririm.

Evet, saygı değer takipçi... Yorucu bir haftayı geride bıraktık ama yorucu olduğu kadar güzeldi de. Umarım önümüzdeki hafta da öyle olur. Ama ben şimdilik uykusuzluğuma "yeter ulaaan" diyerek yatağımdaki yerimi alıyorum. Esen kalın efendim...

0 yorum:

Yorum Gönder