Yok Böyle Bir Mutluluk; Efes Pilsen!

28 Ocak 2011 Cuma


Efes Pilsen'in Euroleague'de yaklaşık 1.5 yıldır deplasman galibiyeti yoktu. O alınan en son galibiyet de güçsüz Fransız temsilcisi Orleans karşısındaydı. Sinan Erdem'deki maçlarda üst düzey bir performans ortaya koyan ve 6/6 yapan Efes Pilsen, deplasmanda tanınamayacak bir hal alıyor ve maç içerisinde ciddi farklar yakalasa bile bir türlü deplasmandan galibiyetle dönemiyordu.


Sezon öncesi hazırlık döneminde bu takım gösterdiği istek ve performans ile bizlere umut veriyordu. Raduljica ve Kerem Gönlüm yokken, Vujcic takıma dahil edilmemişken bile ortaya konan mücadele, yardımlaşmalı takım savunması, paylaşımcı basketbol bizleri mutlu ediyor ve bu performansın daha da gelişeceğinin düşünüyorduk. Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda geriden gelip Fenerbahçe Ülker'i devirerek kupayı kazandığımızda "Bu sene tamam bu iş!" demiştik. Süreç istediğimiz gibi gelişmedi. Bizler vites artışı beklerken Efes Pilsen tam aksine tempo düşürdü, bizi umutlandıran savunmasından vazgeçti. Özellikle deplasman maçlarında ortaya konan mücadele sezon başındakinden çok uzaktı. Kısacası, Efes Pilsen son birkaç senedir olduğu yine gibi bizi hayal kırıklığına uğratıyordu.


Sinan Erdem'de ortaya konan oyun bizi tatmin ediyordu ancak deplasmanda da en azından buna yakın bir performans ortaya koyulmasını bekliyorduk. Evinde maç kaybetmeyen bu takımın artık bir deplasman galibiyeti almasını da. Bu zincirin bir yerde kırılmasını bekliyorduk. Şahsen bu maçın da Partizan maçı olabileceğini hatta olacağını şu postta belirtmiştim.

Partizan geçtiğimiz yılki gücünden uzak ancak müthiş taraftarıyla evinde aslan kesilen bir takımdı. Bu atmosferden bu sezon sadece Blatt'li Maccabi çıkabilmişti. Efes Pilsen için en zor deplasmanlardan biriydi belki ama Efes Pilsen'in bunu geçebilecek gücü vardı. Beklenilen mücadeleyi sergilemesi, takım basketbolu ortaya koyması ve rakibin defolarından yararlanması gerekiyordu.


Maç başladığında atmosfer ürkütüyordu belki ama oyunculardaki konsantrasyon ve inanç da bir o kadar bizlere umut veriyordu. O an sahadaki her oyuncu müthiş mücadele ediyordu... Oyunun baştan sona dek hakimi Efes Pilsen'di. Hep farkı 8-9 sayı civarına çıkartıyor ama bir türlü daha da arttırıp, vurup geçemiyorduk. Partizan yer yer farkı azaltıyordu, taraftarın da desteği ile 4 dakika kala farkı 4 sayıya kadar indiriyordu.

Genelinde üstün olduğumuz maç yine krize sokulmuştu, yine tehlike çanları çalıyordu. 20000 Sırp'ın önünde maçın bu son anlarını oynamak hiç de kolay değildi. Efes Pilsen'in hücumda ve savunmada yaptığı basit hataları Partizan iyi değerlendiriyor, Gist'in art arda gelen üçlükleriyle farkı 1 sayıya kadar indiriyordu. Neyse ki, yine Sırbistan ve Panathinaikos maçlarında bizi galibiyete götüren Kerem Tunçeri vardı. Kendisine yapılan faulleri soğukkanlılık ile sayıya çeviriyor ve Efes Pilsen'i Avrupa'nın en zor deplasmanlarından biri olan Belgrad'dan çıkartıyordu!


1.5 senedir sabırla, bıkmadan, usanmadan, inançla beklediğimiz deplasman galibiyeti sonunda geliyordu. Sonunda Efes Pilsen zincirleri kırmıştı. Bunca zaman beklenen deplasman galibiyeti en "baba" deplasmanda kazanılmıştı. Artık kafalar rahat ve bir o kadar dik olacaktı. Ve tüm bu mutlulukların yanında bir taraftar olarak beni en çok mutlu eden şey ise; Efes Pilsen'in tekrardan Efes Pilsen olduğu görmekti.

Bizlere bu galibiyeti ve mutluluğu yaşatan oyunculara, müthiş bir mücadele ve inanç ortaya koydukları için teşekkürler. Rakocevic'ten Roberts'a, Tunçeri'den Gönlüm'e, Bootsy'den Sinan'a, Murray'den Vujcic'e(birçok hata yapmasına rağmen :) )... Hatta Wisniewski'ye, teknik ve idari ekibe, kısacası emeği geçen herkese teşekkürler...

Biz hep sizin arkanızdayız, iyi gününüzde de kötü gününüzde de... Ancak böyle oynadığınız zaman bizlerdeki mutluluğun tarifi yok! Bizleri Madrid'de de sevindirin, inanıyoruz!

Son olarak da şunu söyliyeyim; Efes Pilsen'i kapatmak isteyenler bu galibiyeti en derin noktalarında hissetmişlerdir umarım.

2 yorum:

Sarıkaya 28 Ocak 2011 13:36  

Korkudan herkez susar!
Basketbold tarihi,
Efes Pilsen yazar!

Çok Önder Sarıkayavari bi' cümle oldu mu?:-)) N'aapiim içimden geliyor!..

Yorum Gönder